Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Kasım 2011 Çarşamba

Leonardo Da Vinci!

Leonardo Da Vinci


1452- 1519 yılları arasında yaşamış eşsiz ressam ve filozof, yaşadığı dönemin en büyük mucit ve deneyci bilimadamıdır. Leonardo da Vinci Rönesans’ın simgesidir.


” Mona Lisa” ve ” Son Yemek” tablolarının yaratıcısı Leonardo’nun sanat dünyasındaki yüce konumu hemen herkesçe bilinen bir gerçek. Ama bilimadamlığı kimliği için aynı şey söylenemez. Bir kez, yüzyılımıza gelinceye dek bu kimlik sanatçı kişiliğinin gölgesinde ya gözden kaçmış, ya da, önemsenmediği için unutulmuştur. Sonra, bu unutulmuşlukta Leonardo’nun kendi sıra dışı tutumunun da payı vardır.


                             
Bilimsel çalışmalarını yayımlamaktan özenle kaçındığı gibi, tuttuğu notları düpedüz okumaya elvermeyen kendine özgü bir yöntemle kaleme almıştı (400 yıl mahzende kalan, çizimleriyle birlikte yaklaşık 5000 sayfa tutan bu notlar sağdan sola doğru yazıldığı için ancak aynada yansıtılarak okunabilmiştir).
Leonardo, yaşam boyu biriken gözlemsel bulgularını; botanik, jeoloji, coğrafya, anatomi ve fizyoloji alanlarındaki inceleme sonuçlarını; mimarlık, şehir planlama, su ve kanalizasyon projelerini; savaş teknolojisine ilişkin buluş ve icatlarım bu notlarda saklı tutmuştu. Notların yüzyılımızın başında gün ışığına çıkarılmasıyla dev sanatçının aynı zamanda, ilgi alanı son derece geniş büyük bir bilim adamı olduğu kesinlik kazanır. Notlar sonraki yüzyıllarda ortaya çıkan bilimsel buluş ve atılımların pek çoğunun ip uçlarını içermekteydi.

Avrupa’daki modern isimlendirme kurallarının yerleşmesinden önce dünyaya gelmişti. Bu yüzden tam ismi, “Vincili Piero’nun oğlu Leonardo” manasına gelen “Leonardo di Ser Piero da Vinci”dir. Eserlerini “Leonardo” ya da “Io, Leonardo (Ben, Leonardo)” olarak imzalamıştır.
Somut kanıtlar bulunmasa da, Leonardo’nun annesi Caterina’nın, babası Piero’ya ait Ortadoğulu bir köle olduğu tahmin ediliyor. Babası, Leonardo’nun doğduğu yıl, Albiera adındaki ilk eşi ile evlendi, Caterina ile ise hiçbir zaman evlenmedi.
Leonardo’ya bebekliğinde annesi baktı, ancak birkaç yıl sonra annesi başka biriyle evlendirilerek komşu kasabaya yerleşince, babasının nadiren uğradığı büyük babasının evinde yaşamaya başladı; arada sırada Floransa’ya babasının evine giderdi. Babasının ilk eşinden çocuğu olmadığı için aileye kabul edilmişti ama hiçbir zaman meşru bir çocuk olarak görülmedi ve amcası Francesco dışında ailedeki kimseden sevgi görmedi.

14 yaşına kadar Vinci’de yaşayan Leonardo, büyük anne ve büyük babasının ardı ardına ölmesi üzerine 1466’da babası ile birlikte Floransa’ya gitti. Evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğundan üniversite öğrenimi görme şansı yoktu. Küçük yaştan itibaren çok güzelçizimler yapan Leonardo’nun resimlerini babası, dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea del Verrocchio’ya gösterince, Verrochio onu çırak olarak yanına aldı. Leonardo Verrocchio’nun yanında Lorenzo di Credi ve Pietro Perugino gibi ünlü sanatçılarla çalışma fırsatı buldu. Atölyede sadece resim yapmayı değil, lir çalmayı da öğrendi.
Floransa’yı 1482’de terk ederek Milano Dükü Sforza’nın hizmetine girdi. Dükün hizmetinegirebilmek için köprüler, silahlar, gemiler, bronz, mermer ve kilden heykeller yapabileceğini anlattığı ancak göndermediği mektubu bütün zamanların en olağanüstü iş başvurusu sayılır.
 Leonardo, 1499’da şehir Fransızlar tarafından alınıncaya kadar 17 yıl boyunca Milano Dükü için çalıştı. Dük için sadece resim ve heykeller yapmak, festivaller organize etmekle uğraşmadı, aynı zamanda bina, makine ve silah tasarımları yaptı. 1485 – 1490 yıllarında doğa, mekanik, geometri, uçan makinelerin yanı sıra, kilise, kale ve kanal yapımı gibi mimari yapılar ile ilgilendi, anatomi çalışmaları yaptı, öğrenciler yetiştirdi. İlgi alanı o kadar genişti ki, başladığı çoğu işi bitiremiyordu. 1490 – 1495 yıllarında çalışmalarını ve çizimlerini deftere kaydetme alışkanlığı geliştirdi. Bu çizimler ve defter sayfaları, müzeler ve kişisel koleksiyonlarda toplanmıştır. Bu koleksiyonculardan birisi de Leonardo’nun hidrolik alanındaki çalışmalarının el yazmalarını toplayan Bill Gates’dir.
1499’da Milano’yu terk eden ve yeni bir koruyucu (hami ) aramaya başlayan Leonardo, 16 yıl boyunca İtalya’da seyahat etti. Pek çok kişi için çalıştı, çoğu eserini yarım bıraktı.
İnsanlık tarihinin en iyi resimlerinden birisi kabul edilen Mona Lisa için 1503’te çalışmaya başladığı söylenir. Bu resmi tamamladıktan sonra hiç yanından ayırmamış, tüm seyahatlerinde yanında taşımıştı. 1504’te babasının ölüm haberi üzerine Floransa’ya döndü. Miras hakkı için kardeşleri ile mücadele etti ancak çabası sonuçsuz kaldı. Ancak çok sevdiği amcası tüm varlığını ona bıraktı.
1506 yılında Leonardo, bir Lombardiya aristokratının 15 yaşındaki oğlu olan Kont Francesco Melzi’yle tanıştı. Melzi, hayatının geri kalanında onun en iyi öğrencisi ve en yakını oldu. 1490’da 10 yaşında iken korumasına aldığı ve Salai adını verdiği genç de 30 yıl boyunca onunla beraber olmuş, ancak öğrencisi olarak bilinen bu genç hiçbir sanatsal ürün üretmemişti.
1513 – 1516 arasında Roma’da yaşadı ve Papa için geliştirilen çeşitli projelerde yer aldı. Anatomi ve fizyoloji alanında çalışmaya devam etti ancak Papa, kadavralar üzerinde çalışmasını yasakladı.
1516’da koruyucusu Giuliano de’ Medici’nin ölümü üzerine Kral 1. Francis’ten Fransa’nın baş ressam, mühendis ve mimarı olmak üzere davet aldı. Paris’in güneybatısında, Amboise yakınlarındaki Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında kendisi için hazırlanan konağa yerleşti. Leonardo’ya büyük hayranlık duyan kral, sık sık ziyaret gelir ve sohbet ederdi.
Sağ koluna felç inen Leonardo da Vinci, resimden çok bilimsel çalışmalara ağırlık verdi. Kendisine dostu Melzi yardımcı olmaktaydı. Salai ise Fransa’ya geldikten sonra onu terketmişti.
Leonardo 2 Mayıs 1519’da Amboise’daki evinde 67 yaşında öldü. Kralın kollarında can verdiği rivayet edilir, ancak, 1 Mayıs günü kralın bir başka şehirde olduğu ve bir gün içinde oraya gelemeyeceği bilinmektedir. Vasiyetinde mirasının esas bölümünü Melzi’ye bıraktı. Amboise’daki Saint Florentin Kilisesi’nde toprağa verildi.

Özel yaşamı  [değiştir]Leonardo, özel yaşantısını gizli tutmuştur. Fiziksel temastan hoşlanmadığı iddia edilir: “Üreme faaliyeti ve bununla bağlantılı olan her şey o kadar iğrençtir ki insanlar hoş yüzler ve duygusal eğilimler de olmasa kısa sürede yok olacaktır” sözü daha sonra Sigmund Freud tarafından analiz edilmiş ve Freud, Leonardo’nun “frijit” olduğuna hükmetmiştir.

1476 yılında, sevgilisi Verrocchio ile birlikte yaşarken 17 yaşındaki model Jacopo Saltarelli ile sodomist ilişki kurduğu gerekçesiyle adı bilinmeyen bir kişi tarafından suçlanmıştır. İki ay süren soruşturma sonucu, Leonardo’nun babasının saygın konumuna da bağlı olarak hiç şahit bulunamamamsı nedeniyle dava düşmüştür. [2] Bu olayın ardından Leonardo ve arkadaşları Floransa’daki “Gecenin Bekçileri” isimli örgüt tarafından bir süre takip edilmiştir. (Gecenin Bekçileri’nin İtalya’da Rönesans döneminde kurulan ve sodomizmin bastırılmasına yönelik faaliyet gösteren bir örgüt olduğu Podesta’nın yasal kayıtlarında da yer almaktadır)

“Salai” veya “il Salaino” takma adlarıyla da bilinen Gian Giacomo Caprotti da Oreno Giorgio Vasari tarafından “Leonardo’nun büyük keyif aldığı harika kıvırcık saçları olan ışıltılı ve güzel genç” olarak tanımlanmıştır.

Il Salaino, 1490 yılında henüz 10 yaşındayken Leonardo’nun evinde hizmetçiliğe başlamıştır. Leonardo ve il Saliano arasındaki ilişki “kolay” olarak değerlendirilmez. 1491 yılında Leonardo il Salaino’yu “hırsız, yalancı, inatçı ve pisboğaz” olarak nitelendirmiş ve onun için “Küçük Şeytan” benzetmesini yapmıştır. Yine de, il Salaino 30 yıl boyunca yoldaşı, hizmetçisi ve asistanı olarak Leonardo’nun hizmetinde kalmıştır. Leonardo, il Salaino’yu “Küçük Şeytan” olarak çağırmaya devam etmiştir. Leonardo’nun sanatçı defterlerinde çıplak olarak çizilen il Salaino yakışıklı ve kıvırcık saçlı bir ergen olarak tasvir edilir.
1506 yılında Leonardo, 15 yaşındaki Kont Francesco Melzi ile tanışır. Melzi, Leonardo’nun kendisine karşı hislerini bir mektubunda “a sviscerato et ardentissimo amore” (çok ihtiraslı ve fazlasıyla yakıcı aşk) olarak nitelendirmiştir. il Salaino bu yıllarda Melzi’nin sürekli olarak Leonardo’nun yanında olmasını kabullenmek zorunda kalmıştır. Melzi, Leonardo’nun önce öğrencisi sonra da hayat arkadaşı olmuştur.Ayrıca Leonardo Da Vinci; Fransa’nın, kuruluşu çok eskilere dayanan (1099 M.S.) Sion Tarikatı’na 1510-1519 yılları arasında üstatlık (Başkanlık) yaptığı bilinmektedir.
Her iki ilişki de Leonardo’nun zamanında Floransa’da yaygın olan erotik usta-çırak ilişkisine bir örnektir. Bu iki ilişkisinin yanısıra Leonardo’nun Cesare Borgia ve Niccolò Machiavelli ile de “dostluktan öte” bir ilişki yaşadığı iddia edilmektedir.
Leonardo’nun genç erkeklere olan ilgisi 16. yüzyılda da tartışma konusu olmuştur. 1563’te Gian Paolo Lomazzo tarafından yazılan “Il Libro dei Sogni”de (Düşler Kitabı) yer alan “l’amore masculino”daki (erkek aşkı) kurmaca bir diyalogda, Leonardo başkahramanlardan biri olarak yer almış ve “Biliniz ki erkekler arasındaki aşk çeşitli arkadaşlık duygularıyla erkekleri bir araya getiren bir erdemdir. Bu durum onları daha erkeksi ve yürekli hâle getirir” sözü Leonardo’nun ağzından verilmiştir.

Rönesans'ın çok önemli isimlerinden biriydi:  Fazlası ve Tabloları

Nostradamus Kimdir ve Nostradamus'un Bilinmeyen Kehanetleri!

Nostradamus Kimdir





Nostradamus Kimdir? Nostradamus’un  Bilinmeyen Kehanetleri Nelerdir? Nostradamus’un Gerçekleşen Kehanetleri Nelerdir? Nostradamus’un 2012 Hakkındaki Kehanetleri Nelerdi? Nostradamusun Bulunan Son Kitabı Nelere İşaret Etmekte?

"O, simya bilgini, tıp doktoru, şifalı bitkiler uzmanı, kozmetiklerin ve meyveleri korumakta kullanılan maddelerin mucidi ve kahin. 16. yüzyıl Rönesans adamı yüzyılımıza kadar nasıl olağandışı ve esrarengiz bir kisi olarak kalmayı başardı.  Sizin bu yazıyı okumanıza sebep olan Nostradamus'un bin kehaneti içeren on ciltlik "yüzyillar" adli eseri günümüze dek defalarca basılmış; ve sakladığı sırların açıklanacağı günü beklemiştir. Bir insanin gelecegi nasıl bu kadar kesin bir sekilde görebildiği ise hala bir sır "



14 Aralık 1503 yılında Fransa’nın güneyinde Saint Remy de Provence kasabasında dünyaya gelen, Michel de Nostredame, “Nostradamus” adıyla anıldı. Geleceği görme yeteneği büyük babaları Jehan de Saint Remy ve Pierre de Nostredame tarafından desteklenen Nostradamus, 1522′de  Montpellier Üniversitesi’nden tıp okumaya gitti ve üç yıllık eğitimden sonra mezun oldu ve başarılı bir doktorluk kariyerine sahip oldu.

Nostradamus 1556 yılında kehanetlerini merak eden Kraliçe Catherine de Medici’nin de etkisiyle Kral II. Henry tarafından saraya çağrıldı. Kralın hem özel doktoru oldu ve aynı zamanda da sarayın astroloğu oldu. Dörtlü mısralar halindeki bin kehaneti içeren on ciltlik “Centuries” adlı eseri ise Michel de Nostradamus’un kehanetleri adıyla yayınladı. 1566 yılında 1 Temmuz gecesi, 62 yaşında öldü. 

Nostradamus’un Kehanetleri

"Gökten taşlar inecek başına"

Günümüzden yüzyıllar önce yaşamış olmasına rağmen Nostradamus, kendisine bütünüyle yabancı bu dünyayı nasıl kavradı, nasıl tanımladı ve onlara uygun adları nereden buldu? Bu soruların sahibi şifre çözücü Peter McHoll, bütün bu engelleri kavramaya yönelik karmaşık bir ruh haline rağmen ünlü kahinin bu işi inanılamayacak bir başarıyla kazandığını söylüyor. Aynı zamanda McHoll’e göre bu başarı çok şaşırtıcı. Ve kehanetler aslında daha yakından ve kapsamlı bir şekilde incelendikçe, hayret verici, hatta ürkütücü olmakta… McHoll’un dediği gibi Nostradamus aslında  açıklayamayacağı birçok şey gördü. Uzmanlara göre bunların en başında gelen kuyruklu yıldızlar, kahin tarafından çok farklı şekillerde ifade edildi. Diğer bir şifreci Peter Lemesurier de Nostradamus’un Yüzyıllar isimli kitabının beşinci cildinde yer alan 32′nci dörtlüğü örnek göstererek şöyle diyor;



"Güneşin, ayın ve yıldızların altında her şey yolunda iken, Büyük bolluğun ardından yaklaşıyor felaket. Ne kadar talihli olduğunu söylerken Yuhanna’nın yedinci taşı gibi gökten inecek başına."
Lemesurier’in yorumu ise şöyle: Nostradamus’a göre barış ve bolluk döneminin sona ereceğini bildiren işaret ilk olarak gökten yanarak inen bir taşla gelecek. Şifre çözücü burada 2126 yılında görülecek olan Swift-Tuttle kuyruklu yıldızıyla karşı karşıya olacağımız kastediliyor. Eğer o değilse bile başka bir gök cismi dünyaya çarpacak ve özellikle daha refah ve zengin olan ülkelerine felaket getirecek. Lemesurier, Nostradamus’un gökle ilgili olan kehanetlerini başka örneklerle de yorumluyor. İkinci cilt 46′ncı dörtlükte kahin gökyüzüyle ile ilgili kehanetinde ilginç tanımlarda bulunuyor. Büyük Oynatıcı tekerleği yeniden hareket ettiriyor; Bir dönüş tamamlandı, daha büyüğü başlıyor. Kıtlık, savaş, veba ve kanlı, sütlü yağmur. Göklerden ardında alevler bırakarak geçecek ateş. Lemesurier’e göre son iki dizeyi okurken özellikle dikkat edilmesi gerekir. “Kanlı, sütlü yağmur” garip bir şeyse de, Nostradamus bu imajı dörtlüklerinde sık sık kullanır. Şifre çözücü bu kelimelerle, Nostradamus’un bu dörtlükte “Sonsuz yağmur” için şifre vermiş olabileceğini de iddia ediyor. Bu da diğer kehanetlerde sözü geçen “uzun yağmurlar”a bir gönderme olabilir. Ancak burada gökteki ateş, Kıyamet’in çok eskiden bildirilmiş büyük yıldızını temsil ediyor gibi… Halley Kuyruklu Yıldızı (eğer ondan bahsediliyorsa) 2822 yılında döneceğinden, bu dörtlüğe bir tarih verilmesinde yardımcı olabilir. Lemesurier, dünyaya çarpan dev göktaşları ve kuyruklu yıldızlar hakkında birçok kehaneti olan Nostradamus’un yeniden canlanacak ölülerle de ilgili dörtlüğünden bahsediyor. Kahin onuncu cildin 74′üncü dörtlüğünde şöyle diyor:


ÖLÜLERİN DİRİLMESİ
Büyük yedi rakamı sonunda dönünce, Töresel Oyunların zamanında Dünya göğe doğru dönüşünü durdurmadan Çoktan ölmüş olanlar topraktan çıkacak Ünlü şifre çözücü, Nostradamus’un burada kutsal kitap benzetmesine başvurarak ölülerin dirilmesinden söz ettiğini düşünüyor. Lemesurier’e göre dörtlükte ilginç olan, buna kendi iki kehanet unsurunu da eklemiş olması. Olayı kronolojik olarak özgün Fransızcası’nda “Kurban Oyunlar” diye herhalde Olimpiyatlar’ın gelecekteki bir biçimine bağlamış. Dünya düzeninin bu sona erişi yedinci bin yıl sonunda (Kahinin Tevrat kronolojisine göre 2827/28 yılında) yer alacak. Nostradamus “gördüğü” şeyleri tanımlamakta da çok başarılıydı.
Mehdi gelecek, altın çağ başlayacak
Ünlü Alman edebiyatçı Goethe’nin, “Sürekli yaşamın sırrının izlerini süren, zamanın ardındakileri görebilen, o zamana kadar akıl edilememiş bağlantıları çözümleyen kişi…” satırlarıyla tasvir ettiği Nostradamus için uzmanlar, sadece savaş, kan, gözyaşı ve felaketleri gördüğü gerekçesiyle ‘karamsar kahin’ yakıştırması yapıyor.
İYİLİĞİN SAVAŞI
Ancak bugünkü bölümde ünlü kahinin ‘barış’ın hüküm süreceği günleri ve öncesinde Mehdi’nin dünyaya gelişini’ anlattığı kehanetlerini yayımlıyoruz. Kahin, Mehdi’den kitabın onuncu cildinin 75′inci dörtlüğünde bahsediyor: Uzun süredir beklenen kişi hiç dönmeyecek Avrupa’ya; Asya’da ortaya çıkacak Hermes’in birliğinden gelen biri, Doğu’nun bütün krallarının üstünde ünlenecek. Şifre çözücüsü R. W. Velch bunu şöyle yorumluyor: “Kahin ‘beklenen kişi’ ile Mehdi’yi kastediyor. Ve Mehdi Asya’da ortaya çıkıyor.” Ancak üçüncü satır Velch ve diğer şifre çözücüler arasında tartışma başlatıyor: ‘Hermes’in birliğinden gelen biri.’ Hermes, Mısır mitolojisinde ‘Tanrılar’ın mesajcısı’dır. Yani Nostradamus, Asya’da ortaya çıkacak bu liderin aslında Ortadoğu’dan, Mısır’dan geleceğini görmüş olabilir. Bu nedenle Velch ve diğer şifreciler de bu satırı “Ortadoğu kökenli Mehdi, Asya’da belirecek” diye özetliyor. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Şifre çözücüler, bu tarihi “Altın Çağ” olarak yorumluyor. Peter Lorie, savaşların ardından insanoğlunun güzellik ve barışla tanışacağı bu çağın başlangıç tarihini dahi veriyor: 2016-2020 “Kötülüğün iyilikle savaşı” ile ilgili, Nostradamus’un kral II. Henry’ye yazdığı mektubu inceleyen Lorie, mektubun son satırlarına dikkat çekiyor: Bugün, bugün ve biraz zaman sonrası yok olacak. Bu uzun süren dönemden sonra Satürn’ün saltanatı, Altın Çağ yeniden başlayacak. Kullarının acısını hisseden yaratıcı, Tanrı, Şeytan’a dipsiz kuyunun derinliklerine gidip orada bağlı kalmasını emredecek. Daha sonra Tanrı ile insanoğlu arasında evrensel bir barış başlayacak. Ve Şeytan bin yıl boyunca orada bağlı kalacak. Ve daha sonra bağlarından kurtululacak.




ŞEYTAN’IN GELİŞİ
Lorie’nin iddiasına göre, Kahin ‘evrensel barış’ kelimesi ile Mehdi’nin geleceği Altın Çağ’a dikkat çekiyor. Nostradamus’un 1000 yıl süreceğini öne sürdüğü Altın Çağ’dan sonra Şeytan dünyaya geri dönecek Şeytan’ın Altın Çağ sonrası döneceğini yorumlayanlardan biri de Velch. Mehdi kehanetinin gerçekleşme oranının yüzde 90 olduğunu belirten Velch, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Kahinin yaşanacak zor günlerin sonunda, insanların gökyüzüne açılacakları yepyeni bir çağdan bahsederek, kehanetlerini noktaladığına dikkat etmek gerekir. Tüm Ezoterik Gelenekler’de bahsedilen ‘Altın Çağ’ inancı, Nostradamus’un ifadelerinde de yer almıştır.”
2025′e kadar Dünya ekseni değişecek
Dünya’yı büyük çevre felaketlerinin beklediğini öne süren Nostradamus, depremler sonucu 2025 yılına kadar Dünya ekseninin değişeceğini söylüyor.
New York’lu şifre çözücü Peter Lorie, ‘gelecek mühendisi’ olarak tanımladığı Nostradamus’un dörtlüklerinden hareketle, bir çok uzmanın kahinin dörtlüklerinde 2012 yılına dikkat çektiğini, ama insanoğlunun ilk önce 2007 yılına önem vermesi gerektiğinin altını çiziyor. “Nostradamus’un kehanetlerine göre 21′inci yüzyılın başı yeni olaylara gebe” diyen Lorie kahinin ‘Yüzyıllar’ eserinden örnekler veriyor.
2007′YE DİKKAT


Dünya’nın merkezinden çıkan volkanlar, New York civarında sarsıntılara sebep olacak. İki büyük kabahat uzun bir savaşa tutulacak Ve sonra Syracuse yeni bir nehri kızıla boyayacak Mars, Merkür ve Ay bir araya geldiğinde, Hindistan’ın güneyine ve Asya’ya doğru Büyük kuraklıklar olacak Dünya depremlerle titreyecek Kahinin bu kehanetlerinden yola çıkan Lorie, dörtlüklerde içinde bu yüzyılın problemlerinin anlatıldığını söyleyerek insanları uyarıyor: “Bu hızla gidersek, 2006 yılından itibaren hiç tropikal orman kalmayacak. Böylece ağaçlar havayı temizlemek görevini yerine getiremeyecek. Problemler 2007 yılından itibaren kendini hissettirmeye başlayacak.” Ünlü şifre çözücü, iklim bilimcilerin yeni bin yılın ilk yıllarında dünyanın şimdiye kadar görülen en büyük kuraklığa sahne olacağını söylediğini belirtiyor ve ekliyor: “Fırtınalar her zamankinden daha sık olmakta. Yakın zamana kadar büyük fırtınalar birkaç yılda bir olmaktaydı. Ancak şimdi neredeyse altı ayda bir görülmekteler.” Lorie’ye göre, kahin dörtlüklerinde 2025 yılına kadar sadece depremlerden değil, belki dünyanın ekseninin bile değişimine sebep olabilecek ’sismik aktivitelerden’ bahsetmekte. Baharda kehanetler olacak ve bunu takip eden olağanüstü gelişmeler, Ülkelerin altının üstüne gelmesi ve büyük depremler… Ekim ayında da dünyanın büyük bir hareketi olacak Ve gezegenin yerçekimini kaybettiğini düşünecek insanlar olacak, Cehennemin derinliklerine gömülecekler. New Yorklu yazar, 21′inci yüzyılda amansız hastalıkların insanoğlunun başını çok ağrıtacağını da, Nostradamus’un dörtlüklerinden örnekler vererek açıklıyor.   

Amatör teleskopla inanılmazı başardı!

Amatör teleskopla inanılmazı başardı!


Varlığı ancak uzay üslerindeki profesyonel teleskoplarla tespit edilebilen Beta Pictoris adlı yeni güneş sistemi, Yeni Zelandalı bir astronom tarafından amatör bir teleskopla kayıt altına alındı. 

Rolf Olsen adlı astronom, 60 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan ve 12 milyon yaşında olduğu düşünülen Beta Pictoris'in fotoğrafını yalnızca 25 santimlik teleskobuyla çekmeyi başardı.

http://www.sabah.com.tr

29 Kasım 2011 Salı

Ancient Goths: About the Archaic Roman cultures of Western & Sout...

Ancient Goths: About the Archaic Roman cultures of Western & Sout...: Flickr Photo by miabacke, 2009: Gallo Romeins Museum in Tongeren, Belgium. Archaic Roman Empire, Gallo Romans. French men from Saint-Vaast...

Ancient Goths: Three Ancient Gods: From Buddhist Taxila, from the...

Ancient Goths: Three Ancient Gods: From Buddhist Taxila, from the...: 1) Ancient India/ Pakistan - 2) Ancient Yorkshire, UK - 3) Ancient Nordic These are three ancient Gods with hammers. Two of them have h...

28 Kasım 2011 Pazartesi

Herkese bedava Office 2010; İndirin!

Bedava Office 2010


"Microsoft'un yeni PC'lerle dağıttığı Office 2010 sürümü artık herkese açık; üstelik bedava!" 

 Microsoft, Office 2010'u piyasaya sürdüğünden beri, özel bir sürümünü, Office 2010 Starter'ı OEM ortaklarına dağıtıyordu. Bu sayede teni alınan PC'ler, Office 2010'un Starter sürümü ile birlikte geliyordu ve bu sürümde süre kısıtlaması yoktu.

İşte bu sürüm, yani Office 2010 Starter, kısa önce herkesin kullanımına sunuldu; en azından indirme bağlantıları ortaya çıktı. Starter sürümü, diğer sürümlere göre oldukça farklı. Öncelikle bu sürümde sadece Word ve Excel yer alıyor. Bu iki temel yazılımise, bazı "kırpılmış özelliklerle" geliyor. Örneğin Word ve Excel Starter'da Macro desteği çok kısıtlı, neredeyse yok. Ama standart bir kullanıcının ihtiyaç duyacağı diğer tüm özellikler yerli yerinde.

Tabi Office 2010 Starter'a bedava sahip olmanın bir bedeli var: Yazılımları kullanırken, karşınıza çıkacak reklamlara da katlanmak zorundasınız.

Eğer siz de Office 2010 Starter'a sahip olmak istiyorsanız, elinizi çabuk tutmanızda yarar var. Microsoft'un indirme bağlantılarını geri çekip çekmeyeceği şimdilik bilinmiyor. Haber yayına hazırlanırken, her iki bağlantı da sorunsuz çalışıyordu.

Aşağıdaki bağlantıdan indireceğiniz ufak kurulum dosyasını çalıştırın ve talimatları izleyin...

Download:
Office 2010 Starter Türkçe
Office 2010 Starter İngilizce

http://www.chip.com.tr

Terminator teknolojisi hayatımıza girecek!

Terminator'ün pili cebimize girecek

Terminator’ün pili cebimize girecek


“Terminator teknolojisi” şimdi de ceplerimizin pillerini giriyor; bakın neler getiriyor…

Bu hafta HTC’nin 2.5 GHz hızında çalışan çift çekirdekli bir cep piyasaya süreceği dedikodusu çıktı. Fakat IBM’in sıvı metali pillerde kullanılabilir hale getirdiğini açıklamasından sonra bu haber anında bayatladı.


IBM uzun zamandır işlemcileri nasıl sıvı ile hem soğutup hem de besleyeceği üzerinde çalışıyordu ki sonunda bunu başardıklarını açıkladılar. Zürih araştırma laboratuvarında çalışan ekip, teknolojiyi mümkün kılmak için insan beyninden ilham aldı.


Konuyla ilgili New Scientist’e açıklama yapan Bruno Michel şunları söyledi: “İnsan beyni bugün bütün bilgisayarlardan 10.000 kat daha yoğun ve daha verimli. Bunu mümkün kılan ise sadece tek bir ağ -inanılmaz verimli damarlar- üzerinden hem bilgilerin hem de enerjinin aynı anda taşınması.” Peki bu teknoloji nasıl mümkün oldu?

İşte IBM mühendislerinin çözümü

Mühendisler ilk olarak üç boyutlu bir işlemci yapabilmek için yüzlerce silikon yonga plakasını üst üste yığdılar. Burada kayda değer bir şey yok zira Intel’in yeni çıkacak Ivy Bridge işlemcisi de bu teknolojiyi kullanacak.


IBM mühendislerinin burada yarattıkları far ise yonga plakaları arasında sıvı metalin – daha kesin olmak gerekirse vanadyum’un- geçebilmesini sağlayacak kanallar açmak oldu. Söz konusu sıvı metalik olduğu için elektrik yükü de taşıyıp aynı zamanda işlemciye elektrik sağlayabiliyor. Yükünü kaybeden vanadyum, aynı zamanda ısıyı da emiyor ve böylece soğutucu görevi görüyor.


Peki bunun sonucunda neler oluyor? İşlemciler çok daha yüksek frekanslarda ve çok daha verimli çalışabiliyor. yani artık HTC’nin 2.5 GHz hızında çalışan telefonuna burun kıvırabilirsiniz.
http://www.yazarken.com

Geleceğin süper maddesi!

Grafen



"İşte geleceğin süper maddesi"

"Özel nitelikleri bulunan karbonun yeni şekli olan grafen, geleceğin inanılmaz maddesi olacak. Çok yakında grafen, gelecek nesil mikro elektroniklerde, dokunmatik cihazlarda ve bilgisayarlarda silikonun yerini alacak gibi görünüyor."
  BBC Focus dergisinde yer alan habere göre, grafen, kurşun kalemlerin kağıt üzerine yazmasını sağlayan grafitik karbonun ana maddesi olan grafitin, yalnızca bir atom kalınlığında tabakalara ayrılmış şeklidir. Grafen bilinen en güçlü maddelerden biridir. Ayrıca tek katmanlı grafen yüzeyler güneş hücreleri için elektrodlar oluşturma, algılayıcılarda kullanılma, lityum pillerde anod elektrod malzemesi ve etkili sıfır bant aralıklı yarı iletkenler olarak kullanılma olasılığına da sahipler.

Manchester Üniversitesi'nde görevli Andre Geim ve Konstantin Novoselov isimli fizikçiler, 1994 yılında ilk kez grafen isimli maddeyi ürettiler ve bu icatları sayesinde Nobel ödülü kazandılar. Elmastan daha sert yapısı ve süper iletkenliği nedeniyle Grafen'in geleceğin transistör teknolojisi olması bekleniyor.

Grafenin uygulama alanları:

Hesaplama: Transistörler bugünün silikon devrelerinin standart anahtarlarıdır. Yeni elektronik malzemelerin üretilmesi ve farklı malzemelerin oluşturulması gibi birçok pratik uygulamanın hayata geçirilmesi artık mümkün. Grafen tabanlı transistörlerin günümüzün silikon transistörlerinden çok daha verimli olduğu, bunun da daha hızlı bilgisayarların önünü açacağı tahmin ediliyor.

Kumaşlar ve piller: Grafen yapraklarının bir çeşidi, Teksas Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Rodney Ruoff'un araştırma ekibi tarafından geliştirildi. Grafen oksid oluşturmak için oksijen atomları eklendi. Ortaya çıkan madde çok güçlü, esnek ve sertti. Bunlar akıllı giysiler için kumaş olarak kullanılıyor. Profesör Ruoff, grafenin havacılık ve uzay sanayi ile nakliyatta da etkili olacağını düşünüyor. Araştırma ekibi zaten piller gibi büyük miktarda elektrik şarjını depolayan süper kondansatör yapmışlardı.

Cihazlar: Dokunmatik ekran televizyonlar ve bilgisayarlar, sizin dokunuşlarınıza cevap vermek için elektriksel algılama yöntemini kullanıyor. Bu da tüm ekranın elektriği ileten şeffaf bir maddeyle kaplanmasını gerektiriyor. Bu madde ITO (Indium tin oxide, indiyum kalay oksit ) olarak bilinen, elektriksel iletken ve optik geçirgen bir ince film kaplama çeşididir. Telefonunuzu düşürürseniz ekranın sert ama kolayca kırılabildiğini görürsünüz. Grafen ise daha dayanıklı olmalı. Rice Üniversitesi'nde görevli araştırmacılar, ultra ince, görünmez metal kablolarla bağlanan bir grafen film oluşturmayı başardılar. Bunun yakın zamanda ITO'nun yerini alması bekleniyor.

http://www.stargazete.com


26 Kasım 2011 Cumartesi

Avcılık tarihinde 'derin' keşif!

Köpek Balığı
Güncelleme: 15:40 TSİ 25 Kasım. 2011 Cuma




"Doğu Timor'da bir mağarada bulunan ton balığı ve diğer derin deniz balıklarına ait kalıntılar, insanların 42 bin yıl önce bu balıkları avlayabildiğini gösterdi."

  İnsanların 42 bin yıl önce ton balığı, köpek balığı ve ıskarmoz (deniz turnası) gibi derin deniz balıklarını avlayabildikleri ortaya çıktı.
İnsan beslenmesine balığın girişi 1,9 milyon yıl öncesine dayansa da erken dönem balıkçılar göller ve akarsularda, tekne ya da karmaşık aletlere ihtiyaç duymadan avlanıyorlardı.
Doğu Timor'da bir mağarada bulunan ton balığı ve diğer derin deniz balıklarına ait kalıntılar, insanların 42 bin yıl önce bu balıkları avlayabildiğini gösterdi.
Balık kalıntılarının dışında aynı bölgede ayrıca 16 ila 23 bin yıl öncesine tarihlenen kemik balık oltaları da bulundu. Oltaların kesinlikle okyanus balıkçılığı için kullanıldığı ancak hangi türlerin avlandığının bilinmediği kaydedildi.
Araştırma sonuçları, insanların o dönemde denizden faydalanmak için yeterli teknolojik ve zihinsel gelişimde olduklarını ortaya koyuyor.
Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden arkeolog Sue O'Connor liderliğindeki ekibin yaptığı araştırmanın sonuçları Science dergisinde yayımlandı.
http://www.ntvmsnbc.com

Please Help the World! Lütfen Dünyaya Yardım Edin!

Dünya
                            
             
                        

25 Kasım 2011 Cuma

İnternet bağlantısı sayesinde saniyede 20 film indirdiler!

Saniyede 20 film indirdiler!




"Dünyanın en geniş bant internet bağlantısı İsveç'in Jönköping şehrinde kullanıma sunuldu. "

 Süper geniş bant (Bredband) olarak adlandırılan internet bağlantısı sayesinde, 20 uzun metrajlı film ve 4 bin mp3 müzik parçası sadece bir saniyede indirilebiliyor.

Avrupa'daki bazı insanlar için artık elektrik, su ve doğalgaz kadar vazgeçilmez olarak görülen geniş bant internet hızında rekor üzerine rekor kırılıyor. İsveç'in Jönköping şehrinde 20 bin kişinin katılımıyla süper geniş bant internet bağlantısı denendi. Yetkililer 120 megabit hızındaki internet bağlantısı ile katılımcıların bir saniye içerisinde 20 uzun metrajlı film ve 4 bin mp3 müzik parçasını indirerek dünya rekoru kırdıklarını belirtti.

2010 yılında cep telefonu operatöründe dünyada ilk 4G'ye geçen ülke olan İsveç, fiber altyapısını geliştirerek, 4G / WiMAX / LTE gibi kablosuz hızlı internet seçeneklerinin yaygınlaşması, kullanıcıları geniş bant internet ile buluşmasını sağlıyor.


http://www.zaman.com.tr

24 Kasım 2011 Perşembe

Facebook hesabınızı kaptırmak istemiyorsanız bunları yapın!

Facebook

"Facebook hesabınızı başkasına kaptırmak istemiyorsanız bu önlemleri mutlaka alın."

 Popüler sosyal ağ portalı Facebook, sahip olduğu milyonlarca kullanıcı yüzünden son yıllarda hacker'ların bir numaralı hedefi haline geldi. En son Facebook profillerine porno fotoğraflar sızdıran hacker'lar, Facebook'un da güvenlik tedbirleri üzerinde daha fazla çalışmasına neden oldu.

Ancak Facebook'un alacağı önlemler bir yana, kullanıcıların düşmemesi gereken çok önemli hatalar da var. Kullanıcıların bunu bilerek profillerini kullanması, Facebook'un alacağı önlemlerden çok daha fazla etkili olacağı kesin.

BUNLARI YAPIN

- Önünüze gelen her link'e tıklamayın: Facebook profillerine sızmaya çalışanların birçoğu link'leri kullanıyor. Kendini yeni bir Facebook oyunu veya uygulaması olarak gösteren bu tip link'lere asla tıklanmamalı. Bu tip link'ler sizi Facebook hesabınızdan çıkararak güvenilir olmayan sitelere yönlendirebilir. 

- Tanımadığınız kişileri arkadaş olarak eklemeyin: Facebook bir arkadaş bulma sitesi değil; varolan arkadaşlarla bütünleşme sitesi olarak da görülebilir. O halde tanımadığınız kişileri Facebook profiline eklememekte fayda var. Zira eklediğiniz kişinin gerçek bir kişi olup olmadığı bir yana, o kişiyi tanımıyorsanız her türlü tehdide açıksınız demektir.

- Arkadaşlarınızı yakından izleyin: Arkadaş listeniz her geçen gün biraz daha kalabalıklaşıyor ve onları takip etmeniz bir hayli güçleşiyor. Her bir arkadaşınızı takip etmeniz elbette mümkün değil; ancak size şüpheli gelen bir arkadaşınız olursa onu yakından izlemeyi deneyin. Örneğin size sürekli "seksi fotoğraf" veya ilintili alakasız link'ler gönderen bir arkadaşınız varsa o arkadaşınızla görüşmenizde fayda var.

- https:// özelliğini açın: Facebook güvenliğini artırmak adına Hesap Ayarları'na girerek Güvenlik bölümü altında "Secure Browsing"i aktif hale getirmelisiniz.

- Kişisel bilgilerinizi paylaşmayın: Facebook güvenliğini sağlamada temel kural kendinize ait özel bilgilerinizi paylaşmamanız aslında. Kendi elinizle güvenliğinizi tehlikeye sokmak ne kadar mantıklı?


http://www.hurriyet.com.tr