Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

23 Aralık 2011 Cuma

Ufo´lar hakkındaki gizli dosyalar



Ufo

Ufo´lar hakkındaki gizli dosyalar



Proje Dosyaları Açılıyor..


1947 yazında, ABD Hava Materyal Kumandanlığı bir çalışma yaptı ve sonuçta General Nathan Twining bir açıklama yaptı;".. gerçekten doğru gözlemler var ve bunlar hayal değil." İşte bu rapor üst kademeleri harekete geçirdi. Temmuz 1948´de Hava Kuvvetleri inanılmaz bir açıklama yaptı;"Uzaydan gelen ziyaretçiler gerçektir." Ardından dev bir şüphe bulutu yayıldı. Açıklama inanılır mıydı? İşte tam o anda, bir olay oldu; 24 Temmuz 1948´de geceyarısı 2:45´de Alabama, Montgomery´nin güneyinde uçan Eastern Havayolları´na ait DC-3 tipi uçağı Clarence Chiles ve John B. Whiitted yönetiyorlardı. Birden sağ yanlarında bir cisim ortaya çıktı, uçaktan biraz hızlı gidiyordu. Cisme dikkatle bakan Whitted, sonra ".. o anda sanki çizgi roman kahramanı Gordon´un uzay aracına baktığımı düşündüm.. bizden çok büyüktü, tüp şeklindeydi ve gövdesinin çapı bizim B-29 bombardıman uçaklarının üç katıydı.. beyaz ışıkların görüldüğü bir sıra pencere görülüyordu.. " diyecekti. Chiles ise " Arkasında yaklaşık 15 m. uzunluğunda aleve benzer bir aydınlanma vardı. Yaklaşık 9 km yükseklikteydik, bana göre 50 ile 100 m arası uzaklıktaydı, birden hızlandı ve bulutların arasına dalarak kayboldu." Her iki pilotun da o anda bilmedikleri iki şey vardı. Bir saat önce, Georgia´daki Robins Hava Üssü yer görevlileri UFO´yu aynı şekilde görmüş ve tanımlamışlardı.
Dört gün önce ise Hollanda´da, Hague´de tıpatıp aynı tanımla bir UFO rasathane görevlileri tarafından görülmüş ve basında yer almıştı. Olaylar kısa bir zaman sonra birleştirilince, bir bomba patladı. O hafta sonunda yetkililer anibir karar aldılar ve tüm bilgi ve belgelere "TOP SECRET: Çok gizli" damgası vuruldu ve "Project Sign" adlı bir dosya açıldı. Bu arada daha önce yapılan uzaylılar geliyor, açıklaması reddedildi ve açıklamayı yapan General Twining birden emekliliğini isteyiverdi.

Garip bir UFO olayı



Project Sign" dosyası sonraki yıllarda açılan "Project Grudge ve Project Blue Book" dosyalarının temeli oldu. Project Blue Book yani Mavi Kitap Dosyası, 1969 Aralık ayına kadar sürdürüldü ve o tarihte ortadan kalktı, kimse dosyayı göremedi, yaklaşık 30 yıllık dökümanları ve sonuçları toplu olarak inceleyemedi, Hava Kuvvetleri dosyayı gömmüşlerdi. 1956 yılında, Mavi Kitap´ta bir süre çalışan Yüzbaşı Ruppelt anılarını yazdı, Ruppelt New Mexico´da yaşanmış gerçek bir olaydan söz ederken, yukardaki Chiles/Whitted olayının tartışmasız doğruluğunu belirtiyordu, pilotlar dünyada bulunmayan bir gök cismiyle karşılaşmışlardı. New Mexico olayına daha sonra geleceğiz çünkü o olay tüm UFO tarihinin en önemli üç olayından birisidir. Bu arada Mavi Kitap´la ilgili önemli bir şey daha var.



Ünlü Astronom Prof. J.Allen Hynek Mavi Kitap Projesi´ne bilim danışmanı olarak atanmıştı. Bir kaç yıl sonra görevinden ayrıldı, resmen Hava Kuvvetleri´ne tavır almıştı; sonra bir açıklama yaptı "..hiçbir diyaloğa önem verilmeden, bilim dünyası dışlanarak çalışıldı.. çok önemli açıklamalar örtbas edildi." Kısacası önceleri UFO´lara karşı tavrıyla bilenen ve bu yüzden projede görevlendirilen Prof. Hynek, sonraki yıllarda uzman bir UFOLOG olarak dünyada bir numara olacak 1977 yılında Steven Spielberg tarafından sinemaya çekilen "Close Encounters of the Third Kind : Üçüncü Türle Buluşma" adlı filmin danışmanlığını yapacaktı. Şimdi yine geriye dönelim. Tekrar 1948´e döneceğiz, çünkü o yılın 7 Ocağında önemli ama dramatik bir olay yaşandı. Askeri bir üs olan Kentucky Ulusal Hava Üssü´den havalanan F-51 savaş uçağının pilotu Yüzbaşı Thomas Mantell´dı. Ve Mantell havalandıktan 15 dakika sonra düşerek, yaşamını yitirdi ve telsizdeki son sözleri hiç bir zaman unutulmayacak ve UFO literatüründe ölümsüzleşecekti; ".. çok büyük metalik bir cisim bu.." Ertesi gün yetkililer Mantell´in Venüs gezegenini gördüğünü ve dengesini yitirerek düştüğünü açıkladılar. Deniz Kuvvetleri´nin açıklaması farklıydı, Skyhook adlı gizli bir balon deneyi yapılıyordu, amaç atmosferin üst tabakalarındaki radyasyon seviyesini ölçmekti ve Mantell yanlışlıkla balonun peşine takılarak, 25.000 feete yükselince tehlike sınırını aşmış ve oksijen sarhoşluğuna girince, uçağın kontrolunü kaybedince düşmüştü. Açıklama buydu ama gerçek miydi?

Pilot Mantell´in esrarlı ölümü



ABD ORDUSU UFO´LARI İNKAR ETMİYOR AMA..


 Pilot Mantell´in esrarlı ölümü.. Artık gökte pilotlar için bilinmeyen bir tehlike var.. CIA devrede..
Başlangıçtan bugüne kadar, sözsahibi saygın bilimciler, devlet yetkilileri, askeri görevliler, gazeteciler ve hatta sıradan halkın çoğunluğu çok belirgin olaylara rağmen garip uçan cisimleri ne kabul edebildiler, ne de inandılar. Uçan daireler ve küçük yeşil adamlar yüzyılın ikinci yarısından beri medyanın mizah kaynağı olmaktan kurtulamadılar. 1951 yılında Cosmopolitan Dergisi, ABD Hava Kuvvetleri´nin yardımıyla cesur bir adım atarak, uçuklardan ve gerçek inananların uzak tutulduğu bir araştırmayı gündeme getirdi ve yayınladı. Ortaya ilk kez çıkan yaklaşımların başında, bu tür iddiaların sosyal bir suç olduğu ve ruhsal bozukluklar geliyordu. Ve sonuçta küçük bir tanık grubunun dışında, görüşülen çoğunluk tanık grubunun gerçeği söylemedikleri ve biraz da pişman oldukları anlaşıldı. 1977´de entellektüel büyük bir grup New York Times Gazetesi´ne bir deklarasyon yollayarak, UFO tanıklarının tehlikeli ve uygarlık düşmanı olduklarını bildirdiler.

Yapılan incelemeler gösteriyor ki, elbette ki her UFO tanığı gerçek tanık değildir, sempati ve inanç çok önemli bir faktör olarak ortaya çıkar ve "olmayanı görmek" gerçekleşebilir. Ayrıca, psikoloji bize gösterir ki, yaşamsal stresler ve toplumsal baskı, UFO görme arzusunu ve sonuçta imajını sağlayabilir, bu bir kaçış yoludur, belki de dünyadışı canlılar bize mutlu bir refah toplumunu sağlayacak ve haksızlıkları yok edeceklerdir. Ayrıca gazetelerde veya tv´de görünmek, elle tutulur bir sonuç getirmese de belli bir ün peşinde koşmak, yalancıları tahrik etmektedir. Ve son yirmi yılda ise ortaya UFO dernek ve komünlerinin çıktığı görülür ve anlaşılır ki dünyadışı canlılarla görüşme (!) ayrıcalığına sahip şarlatanlara kazanç yolu açılmıştır. Peki acaba bizleri aydınlatmak ve korumakla görevli olanlar neler yapabildiler ve de yapmaktalar? 






Bir uçak daha yokoluyor..


  Çok sonraları kulaktan kulağa yayılan haberlerde, Mantell´in UFO´ya karşı saldırıya geçtiği ve UFO tarafından düşürüldüğü söylenmeye başlayınca tüm uçucu çevreleri bir UFO korkusu sardı. Fakat dram daha bitmemişti çünkü beş yıl sonra 23 Kasım 1953´de olay tekrarlandı. O gece, Hava Savunma Komutanlığı Superior Gölü üzerinde saatte 500 mil hızla uçan kimliği bilinmeyen bir cismin uçtuğunu saptadı. Hemen yakında F-89C tipi bir avcı uçağı bulunuyordu, hemen komutanlıktan yakın takip emri verildi. Radar operatörleri ekrandan avcı uçağının, UFO ile buluştuğunu izlerlerken, inanılmaz birşey oldu ve ekrandaki iki sinyal peşpeşe yokolurken yerle tüm ilişki kesildi. Tüm bölge aranmaya başlandı fakat ne uçağın, ne de pilot Teğmen Felix Moncla ile radarcı Teğmen R.R.Wilson´un izlerine bir daha raslanmadı. Yapılan açıklamalar yine benzerdi ama yeterince tatminden uzaktı. İki yıl sonra havacılık uzmanı Donald E. Keyhoe "Ufolar Gerçektir" adlı bir kitap yayınladı, Kitapta çok sert bir dille gerçeğin yetkililer tarafından kesinlikle saklandığını anlatıyordu. Keyhoe, 1957´de Gök Cisimlerini Ulusal Araştırma Komitesi´ne başkan seçildi ve 1969´daki ölümüne kadar UFO sırlarını ele geçirmek için başta CIA olmak üzere tüm devlet kurumlarına karşı unutulmayacak bir savaş verdi.

22 Aralık 2011 Perşembe

UFO'lar Tevrat'ta var mıydı?



Ufo


"UFO'lar Tevrat'ta var mıydı?"



En büyük UFO kitabı: Tevrat


Din tarihi uzaylılarla, kaçırılmalarla ve ilişkilerle doludur. Temelde ayrılıklar ve kültürel farklılıklar görülür. İki bin yıl geriye gidin ve kendinizi Musa´nın yerine koyun; çölde çok sıcak bir gün, çölde yürürken güneş sırtınızı kavuruyor. Derken parlak ışık sütunları birkaç yüz metre üstünüzden sizi izliyor. Vızıltılar arasında bir ışık parlıyor ve tüm göksel bilginiz allak bullak oluyor. Nedir bu? Bir UFO´mu? Elbette değil, bu tanrının bir işareti. İncil, o anda olanları anlatıyor ve biz kişiden kişiye değişerek geçen öyküleri dinliyoruz. Hatta şimdi eğer insanlara gökteki bir ışığı gösterir ve ne olduğunu sorarsanız size bağlı oldukları kültüre, geçmişlerine ve inançlarına göre cevap verirler. 2000 yıl önce bir dünyadışı canlının varlığı hayal bile edilemezdi. Neye isterseniz inanabilirsiniz ama dünya görüşümüze uymasa bile inançlara saygısızlık edemeyiz. Düşüncelerimizi kapatır ve yaratıcı ve de bireysel düşünceyi sansür edip, yok edersek hata yapmış oluruz. Eğer İncil´i okuyup, geleneksel düşüncenizi asgariye indirip kendinizi açarsanız gerçeği daha iyi görebilirsiniz. Şimdi bir de Tevrat´a daha yakından göz atalım...





* Tekvin 5:1: "Tanrı Adam´ı yaratırken onu Tanrı benzeyişinde yarattı;"
* Tekvin 5:2: "Onları erkek ve dişi yarattı ve onları kutsadı ve yaratıldıkları günde onların adını Adam koydu;"
* Tekvin 5:5: "Ve Adem´in yaşadığı bütün günler 930 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:8: "Ve Şit´in (Seth) bütün günleri 912 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:11: "Ve Enoş´un bütün günleri 905 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:14: "Ve Kenan´ın bütün günleri 910 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:17: "Ve Mahalaleel´in bütün günleri 895 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:20: "Ve Jared´in bütün günleri 962 yıl oldu ve öldü."
* Tekvin 5:21: "Ve Hanok 65 yaşında Methuselah´ın babası oldu."
* Tekvin 5:22: "Ve Methuselah´ın babası olduktan sonra, Hanok 300 yıl Tanrı ile yürüdü ve oğullar ve kızlar babası oldu;"
* Tekvin 5:23: "Ve Hanok´un bütün günleri 365 yıl oldu;"
* Tekvin 5:24: "Ve Hanok Tanrı ile yürüdü ve gözden kayboldu çünkü onu Tanrı aldı. "
* Tekvin 6:1: "Ve vaki oldu ki, toprağın yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı ve onların kızları doğduğu zaman."
* Tekvin 6:2: "Allah oğulları adam kızlarının güzel olduklarını gördüler ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar."
* Eyüb 1:6: "Ve Tanrı oğulları Rabbin önünde kendilerini takdim etmeğe geldikleri gün vaki oldu ki, onların arasına Şeytan da geldi.."
* Yahuda´nın Mektubu 1:5: "Şimdi bir kere her şeyi bildiğiniz halde, size hatırlatmak istiyorum ki Rab kavmı Mısır diyarından kurtarmışken iman etmeyenleri sonra helak etti."
* Yahuda´nın Mektubu 1:6: "Ve kendilerinin reisliğini hıfsetmemiş fakat kendi meskenlerini terketmiş olan melekleri büyük günün hükmü için ebedi bağlarla karanlık altına sakladı."
* Çıkış 13:21: "Ve gündüzün ve geceleyin yürüsünler diye Rab onlara yol göstermek için gündüzün bulut direğinde ve geceleyin onlara ışık vermek için ateş direğinde önlerinde gidiyordu."
* Çıkış 13:22: ".. gündüzün bulut direği ve geceleyin ateş direği kavmin önünden ayrılmadı."
* Hezekiel 1:1: "Ve otuzuncu yılda, dördüncü ayda ayın beşinci güünde ben Kebar ırmağı yanında sürgünler arasında iken, vaki oldu ki, gökler açıldı ve Allah´ın vizyonlarını gördüm." 


* Hezekiel 1:2
: .. "Hezekiel´e Rabbin sözü açıkça geldi ve orada Rabbin eli onun üzerindeydi."
* Hezekiel 1:4: "Ve baktım ve işte kuzeyden buran yeli, durmadan ateş saçan büyük bir bulut geliyordu, çevresinde parıltı ve ortasında sanki ateş ortasında ışıldayan maden."
* Hezekiel 1:5: "Ve onun ortasından dört canlı mahluk benzeri çıktı. Ve onların görünüşü şöyleydi onlarda insan benzeyişi vardı."
* Hezekiel 1:6: ".. ve her birinin dört yüzü vardı ve onlardan her birinin dört kanadı vardı."
* Hezekiel 1:7: "Ve ayakları doğru ayaklardı; ve ayaklarının tabanı buzağı ayağının tabanı gibiydi ve cilalı tunç gibi parıldamaktaydı."
* Hezekiel 1:8: "Ve dört yanlarında, kanatları altında insan elleri vardı; dördünün de yüzleri ve kanatları şöyleydi;"
* Hezekiel 1:9: "..kanatları birbirine bitişmişti; yürüdükleri zaman dönmüyorlardı; her biri dosdoğru olarak ileri yürüyorlardı ."
* Hezekiel 1:10: "Yüzlerinin benzeyişi ise, onlarda insan yüzü, sağda dördünün aslan yüzü, solda dördünün öküz yüzü, dördünün de kartal yüzü vardı."
* Hezekiel 1:11: "Ve yüzleri ve kanatları yukarıdan ayrılmıştılar; her birinin iki kanadı birbirine bitişmişti, iki kanat da bedenlerini örtüyordu."
* Hezekiel 1:12: "Ve her biri dosdoğru olarak ileri yürüyorlardı; ruh nereye gitmek istediyse oraya gittiler; onlar dönmeyerek yürüyorlardı."
* Hezekiel 1:13: "Canlı mahlukların benzeyişine gelince, onların görünüşü yanan ateş közleri gibi, meşalelerin görünüşü gibi idi; canlı mahlukların arasında o ateş inip çıkıyordu; ve ateş parlaktı ve ateşten şimşek çakıyordu."
* Hezekiel 1:15: "Ben canlı mahluklara bakarken işte canlı mahlukların yanında onların her dört yüzü için yerde bir tekerlek vardı."
* Hezekiel 1:16: "Tekerleklerin ve yapılarının görünüşü gök zümrüt gibi idi; ve dördünün benzeyişi birdi; ve görünüşleri ve yapıları sanki tekerlek içinde tekerlek."
* Hezekiel 1:17: "Yürüdükleri zaman dört yanlarına da gidiyorlardı; dönmeyerek yürüyorlardı."
* Hezekiel 1:18: "Tekerlek çemberleri ise yüksekti ve korkunçtu ve dördünün çemberleri çepçevre gözlerle doluydu ."
* Hezekiel 1:19: "Ve canlı mahluklar yürüdükçe tekerlekler onların yanında yürüyorlardı ve canlı mahluklar yerden yükseldikçe tekerlekler yükseliyordu."
* Hezekiel 1:20: "Ruh nereye gitmek istedi ise oraya, ruhun gitmek istediği yere gidiyorlardı ve tekerlekler onların yanında yükseliyordu; çünkü canlı mahlukun ruhu tekerleklerde idi."
* Hezekiel 1:22: "Ve canlı mahlukların başları üzerinde gök kubbesi benzeyişi, korkunç billur gibi, yukarıdan başları üzerine yayılmıştı."
* Hezekiel 1:23: "Ve kubbe altında kanatları birbirine göre dümdüzdü; ve her birinin bedenlerini bu yandan örten iki kanadı ve öbür yandan örten iki kanadı vardı."
* Hezekiel 1:24: "Ve yürüdükleri zaman kanatlarının gürültüsünü işittim, sanki çok suların sesi, sanki Kadirin sesi, bir kargaşalık sesi, sanki bir ordu velvelesi, durdukları zaman kanatlarını indiriyorlardı."
* Hezekiel 1:25: "Ve başları üzerindeki kubbenin üzerindeki gök yakutun görünüşü gibi bir taht benzeyişi vardı."
* Hezekiel 1:27: "Ve belinden yukarı görünüşünü ışıldayan bir maden gibi gördüm, sank içi çepeçevre ateş görünüşü ve belinden aşağı görünüşünü gördüm, sanki ateş görünüşü ve çevresinde parıltı."
* Hezekiel 1:28: ".. parıltının görünüşü böyle idi. Rabbin izzetinin benzeyişinin görünüşü bu idi. Ve gördüğüm zaman yüzüstü düştüm ve söz söyleyen birinin sesini işittim."


Hezekiel´in anlattıkları burada bitmiyor, Tevratta Hezekiel´in göksel ilişkisinin tamamını bulabilirsiniz. Yorum sizlere ait...


www.duygudiyari.com

21 Aralık 2011 Çarşamba

Türkiye'de Ufo olayları!





Türkiye'de Ufo olayları arşivi


Marmara Denizi´nde ne var?


Bilinmiyor, garip ama gerçek bazı kaynaklarda benzeri başka olaylar da var ve belki de hiç duymadıklarımız. Örneğin, Çanakkale Savaşı'nda kaybolan Norfolk Taburu belki zamansız bir boyutta hala savaşta olduklarını zannederek yaşıyorlardır, eğer UFO´lar tarafından kaçırılmadılarsa tabii ki, aynen Bermuda Şeytan Üçgeni´nde anlatıldığı gibi.. Zamanı yitiren ve aradan saatler geçtiği halde, kollarındaki saatlerin sadece 15 dakika ilerlediğini farkeden insanlarda olduğu gibi.. Bir deniz albayı anlatmıştı, kaptanı olduğu savaş gemisiyle Marmara´dan Çanakkale´ye doğru yaklaşırlarken gemi birden aşağıdan dev bir yumruk yemiş gibi havaya kalkıp yine suya düşmüştü. Hiçbir aygıt hiç bir şey kaydetmemişti, deniz ise çarşaf gibiydi. Ne olmuştu? Birçok araştırmacıya göre Çanakkale olayı bir UFO olayıdır. Eğer, UFO´ların kaçırma olaylarının gerçekliğine inanırsak, acaba olabilir mi? Daha eski olaylardan söz edilse de, Türkiye UFO olaylarının çıkış noktası Çanakkale olabilir.


  1981 yılında, İzmirli iş adamı ve mercan avcısı Refik Tanergün´ün gazetelerde olan bir açıklaması: (Kaynak: Türkiye UFO Raporu/Haluk. E. Sarıkaya-Bilim Araştırma Merkezi-1985/İst) Tanergün, Ege Denizi´nde garip olayların oluştuğundan söz ediyordu. Midilli, Sakız adaları ile Karaburun arasında yer alan üçgen şeklindeki alanın Bermuda Şeytan Üçgeni´ne benzer özellikler taşıdığı görüşündeydi ve bu bölgede yoğun UFO olayları yaşanıyordu.1980 yılının Temmuz ayında Karaburun açıklarında avlanan balıkçılar Midilli yönünde parlak bir cismin suları 40 metreye kadar fışkırtarak sulara gömüldüğünü görmüşlerdi. Tanergün´e göre, bu olaylar 1981 başına kadar sürmüş ve Tahsin Kalkavan şilebiyle, Tenya 2 adlı Yunan gemisi benzeri olaylara hedef olarak batmışlardı. Gerçekten de, aynı bölgede kaybolan şileplerin sayısı az değildi. Yine aynı kaynakta anlatıldığına göre, Ege Üniversitesi´nden bir grup uzman, bölgedeki yoğun UFO olaylarını veya niteliği açıklanamayan manyetik bir alanı onaylamışlardı. Mayıs 1979 ve Nisan 1980´de İzmir üzerinde iki yoğun UFO olayı yaşandı. 1981 yılı başında ise, Karşıyaka üzerinde ortaya çıkan iki ışıklı cisim, Yamanlar Dağı üzerinde kayboldular, birçok kişi olayı gözlemlemişti. Belli bir açıklama yapılmadı veya yapılamadı.




Kanal D kanalında yayınlanan Ufo görüntüleri

Gölcük´teki UFO fotoğrafı

    28 Ekim 1981´de Gölcük´de emekli bir deniz yüzbaşısı olan Doğan Sum, Gölcük üstünde uçan bir uçan daireyi çok net olarak fotoğrafladı ve resim Hürriyet Gazetesi´nde tüm manşet olarak yayınlandı. Gazeteye göre yayından önce fotoğraf, laboratuvar testlerinden geçirilerek sahtekarlık veya imalat hatası olmadığına karar verilmişti. Bu arada, meteoroloji ile de temasa geçilerek, atmosferik durum da incelenmiş ve koşulların normal olduğu anlaşılmıştı. Ve sonunda on kadar uzman bir araya gelerek fotoğrafı incelediler ve tartıştılar, yanısıra da UFO görgü tanıklarını dinlediler. Sonuçta pek net bir yorum yapılamadı ama Doğan Sum, bilinmeyen bir gök cisminin fotoğrafını çekmişti.


"Aksaray´da görülen çılgın UFO´lar"



  1981 yılı Türkiye tarihinde en yoğun UFO olaylarının yaşandığı yıldır yani Niğde Aksaray olaylarından söz ediyoruz. Aksaray olayları o kadar çok yazılıp çizildi ki, bir kez daha tekrarlamaktan kaçınıyor ve daha az duyulmuş olayları belirtmek istiyoruz. Fakat, Niğde Aksaray olayları gerek tanık sayısının yüksekliği, gerekse de gök cisimlerinin netliği yönünden dikkat çekicidir ama kabul etmek gerekir ki her kitlesel UFO olayında olduğu gibi anlatılan olayların yarısından fazlası da yalan ve yanılgıdır. Aksaray olayları 1982 yılının Şubat ayı´nda da tekrarlandı ve İzmir, Tire, Eceabat, Edirne, Trabzon, Yalova, İstanbul ve Balıkesir´de de UFO gözlemleri yapıldı. Ama kaçı gerçekti? Bu bilinmiyor çünkü o dönemde tam bir UFO çılgınlığı ve modası vardı. Buna rağmen, yaşanan bazı gerçek daha da uygunu açıklanamayan dürüst olayları şarlatanlık ve yanılgı ile karıştırmamak da mümkün değildi.


1982 Aksaray UFO olayları ile ilgili gazete küpürü




Aksaray'da Görülen Ufo TRT arşivindeki haberin videosunu aşağıdaki linke tıklayarak isleyebilirsiniz,



Ufolar İstanbul´da


Bizans UFO´ları


  1984 yılının 15 Haziran´ında İstanbul´da Çekmece´den Bostancı´ya kadar uzanan alanın üzerinde saat 22:00 civarında yüzlerce insan, önce yıldız kayması sandıkları parlak ışıklar saçan üç cismi gözlemlediler. Cisimler denizin üzerine inecek kadar alçalınca, gazetelere ve yetkili kurumlara sayısız telefon edildi. Yeşilköy Hava Meydanı yetkilileri, yaptıkları açıklamada cisimleri gördüklerini, dürbünle izledikleri belirttiler. Cisimler bilinen uçuş araçlarından değildiler. Yine aynı yılda, İstanbul Kandilli´de oturan ve dostlarıyla yalısının bahçesinde yemek yiyen Nilgün Sapmaz, tepelerin üzerindeki ağaçların arasından çıkan disk biçiminde, rengarenk ışıklar saçan bir cismi gördü. Dürbünle baktıklarında normal olmayan bir cisimle karşılaştılar.


Ufolar ve THY

THY uçaklarının önüne çıkan UFO´lar...


   En garip olaylardan birisini yine 1984´ün Nisan ayında, THY pilotları yaşadılar. İstanbul-Ankara arasında uçan DC-9 tipi uçak İnegöl üzerinde 9000 m. yükseklikte uçarken bir UFO ile karşılaştı. Pilot, yardımcısı ve uçuş mühendisi olayı şöyle anlatıyorlardı; "Çok yukardan ışıklı bir cismin yere doğru çok hızlı bir pike yaptığını farkettik, bir uçağın düştüğünü sanarak üzüldük fakat cisim o inanılmaz hızına karşın bizim çok ilerimizde, aynı hizada birden durdu ve havada asılı kaldı. Yeşilköy´le haberleşerek, o bölgede uçan bir araç olup olmadığını sorduk, cevap negatifti. Öyleyse, bu bir UFO´ydu. Farlarımızı yakarak sinyal verdik, işte tam o anda cisimden öyle bir ışık parlamasıyla cevap verildi ki, dünyada bu tür bir ışık kaynağının olabileceğini sanmıyorum, Güneş kadar parlaktı. Daha sonra bulutların arasına yükselip kayboldu. Birçok pilot arkadaşlarımız UFO´ları gördüklerini söylerlerdi, pek inanmıyorduk ama o gece karşımızdaki cisim gerçekti. Ama en önemlisi, bildiğimiz tüm fizik kurallarına aykırı olarak uçuyordu. Böyle bir uçuş aracını kıskançlıkla izledik.." "Yumurta biçimindeydi.." Benzeri bir olay bir başka THY uçağının da başından geçti. 27 Ekim 1989 günü Boeing 727 ile Zürih-Antalya seferini yapan Kaptan Pilot Selahattin Sivri anlatıyor: "Gece saat 23:00 civarıydı, Yugoslavya üzerinden uçuyorduk, birden sol üstümüzde çok ışıklı bir cisim gördük ve uçak zannettik. On dakika sonra cisim önümüze geçti, bu arada Belgrad ve Sofya alanlarıyla yapılan telsiz konuşmalarını dinliyorduk ama uçuş bölgemizde bulunan böyle bir gök cismi ile yapılan konuşmaya tanık olmadık. Uçuş mühendisim Pertev Arıkan beni uyararak, bu cisim konuşma yapmıyor, sürekli kırmızı, yeşil ve çok parlak beyaz ışıklar yayıyor, dedi. Artık önümüzde uçuyordu, şekli tam bir yumurta biçimindeydi, inanılmaz bir renk cümbüşü içinde yol alıyorduk. Bulgaristan üzerinden Türkiye´ye yaklaşırken, Yeşilköy´ü aradık ama radarlarında hiçbir hava trafiği görmediklerini söylediler. Hava sınırımıza yaklaştığımızda cisim beyaza dönüştü ve yükselmeye başladık artık sadece beyaz bir ışık topu görüyorduk, derken kayboldu.." Kaptan Pilot Sivri ve arkadaşları dünyadışı bir cisim ile karşılaşmışlardı ve onların da yaşamları artık değişmişti.










Gerçekten de, ünlü astronotlarda da olduğu gibi, UFO´larla cidden karşılaşan insanların yaşamlarında değişimler oluyor, dünyayı ve yaşamı bir başka yorumlamaya başlarken, karekteristik değişimler görülüyor. Neil Armstrong, Ay´a ayak basan ilk dünyalıydı ve bu kolay taşınacak bir ünvan değildi fakat Armstrong´u toplumdan koparan, mistik bir yaşama yönlendiren temel nedenlerin ilk ikisi evrenin sonsuzluğunun içinde varolduğunu fark etmesi ve tanık olduğu UFO gözlemleriydi. Artık dünyada olanlar, yaşam kavgaları ve hatta İnsanlık ona çok anlamsız ve daha da ötede aptalca geliyordu. Bu psiko-şok daha birçok insanda ortaya çıkmış ve çıkmaktadır, öte yandan UFO deneyi yaşamadıkları halde çok fazla bu konuya giren insanlarda da benzer sendromlar görülmektedir. Aslında bu olayın ardında, makrodan mikroya bakıldığında, yaptıklarımızın anlamsızlaştığı ve bir noktada da gereksizliği gerçeği saklıdır.


Ankara Ufo´su



"Bu Bir UFO mu?"

  Türkiye UFO olaylarında, 1983´den sonra bir azalma görülür, buna karşın toplumumuz dünya medyasının da etkisiyle dünya dışı yaşam gerçeğine çok daha yakın ve hazırlıklıdır artık. En son 1993´de Ankara'da Ulus Meydanı üzerinde çok renkli bir cisim görüldü. Yetkililer önce uydu veya göktaşı olabilir dediler ama sonra Meteoroloji´den Aydıner Sarıkaya; "Bu bir UFO olabilir çünkü uydular bir iki dakika içinde kaybolmazlar, göktaşı ise belki ama renkler anlamsız..." dedi. Temmuz 2´de ise, İstanbul Emirgan'da bir ana oğul, bir saat süreyle yine çok renkli, garip hareketler yapan bir cismi gökte izlediler. Sonra sıkılıp yattılar ama cismi gören başkaları da vardı, yetkililer ise yorum yapmadılar. Sonra bir ara Kandilli Rasathanesi yetkilileri, gök cisimlerini yakından izlemek için yeterli cihaza sahip olmadıklarını açıkladılar.










Belki benzeri bir kaç olayı daha anlatabiliriz ama dökümantasyon çok yetersiz, doğru dürüst tek bir fotoğraf bile yok, tanıklar ise çoğu zaman çelişkili ve unutkan. Yeni olayları bekliyoruz ama daha da önemlisi bu alanda konuşmaktan çekinmeyecek uzmanların ortaya çıkması; taraftar veya değil hiç fark etmez, önemli olan bu konuda konuşulması. Türkiye UFO olaylarının düzenli bir mantığı olduğu pek söylenemez fakat 1981-1982 yılında çok yoğun bir UFO trafiği yaşandığı yadsınamaz gerçekten de o dönemde ilginç örneklere raslanmıştır. Tüm anlatılanların % 75´ini yalan ve yanılgı olarak kabul etsek dahi, kalan bölüm ciddi ve hatta tartışılmazdır. Astronomlar, meteoroloji uzmanları, havacılık yetkilileri artık samimiyetle atmosferde veya uzayda oluşan her olayı tanımlayamadıklarını ve çözümleyemedikleri açıkça söylemekteler. Doğa gizemini sürdürmektedir ve biz tüm ileri teknolojimize ve bilgi düzeyimize rağmen doğa karşısında yetersiz ve bigisiziz hatta aciziz. 1983´de ve 1985de benzer iki UFO olayını bizzat yaşamıştım, ilkinde diğer olaylarda olduğu gibi ailece, birkaç dostumuzla beraber Bostancı´daki evimizin balkonunda akşam yemeğindeydik. Birden karşıdaki apartmanların üzerinde bir ışık patlaması oldu ve hayal edemeyeceğim kadar büyük rengarenk bir kütlenin bulutların arasından süzüldüğünü hepimiz gördük. Öylesine büyüktü ki, sanki Star Wars´daki dev uzay araçlarını seyrediyorduk ama o yıllarda Star Wars yoktu. O garip renklerin arasında, pencere veya benzeri şekiller vardı. Işıklar sürekli yanıp sönüyor ve kütle ağır ağır ilerliyordu. Sanki çok daha büyük bir cismin çok küçük bir bölümünü izliyorduk. Olayı, sadece biz değil o yöne bakan tüm evlerin balkonlarında oturan herkes görmüştü. Ve sonra birden flulaşarak eridi gitti. Neydi? Hala bilmiyoruz.


 
1) 422'- Şubat, İstanbul : Gökyüzünde gizemli bir kuyruklu yıldız görüldü.

2) 467 - Ocak, İstanbul: Gökyüzünde beliren gizemli bir kuyruklu yıldız, kırk gece devamlı olarak ışıklar saçtı.

3) 566 - Kasım, İstanbul: Gökyüzünde, Doğu'dan Batı'ya doğru 'mızrak' şeklinde büyük bir yıldız görüldü.

4) 602 - 15, Nisan, İstanbul: Gökyüzünde 'kılıç' şeklinde bir yıldız ortaya çıktı.

5) 764 - Nisan, İstanbul: Gökyüzünde ay boyunca gizemli ve ürkütücü bir yıldız yağmuru oldu.

6) 814 - Temmuz, İstanbul: Gökyüzünde, garip bir yıldız görüldü.

7) 905 - 16 Mayıs, İstanbul: Gökyüzünde, Doğu'ya 'doğru ışık neşreden bir yıldız fark edilmiş ve bu yıldız kırk gece sürekli olarak izlenmişti.

8) 975 - Ağustos, İstanbul: Gökyüzünde bir gece yarısı beliren selvi ağacı şeklindeki bir yıldız seksen gece süreyle göründü.

9) 1066 - Mayıs, İstanbul: Gökyüzünde Doğu'ya doğru ışık neşreden bir yıldız,kırk gece süreyle göründü.

10) 1402 -Mart, İstanbul: Gökyüzünde beliren dört metre uzunluğundaki ve mızrak şeklindeki bir kuyruklu yıldız, altı ay devamlı olarak Doğu'dan Batı'ya doğru hareket etmişti.

11) 1453 - 26 Mayıs, İstanbul: Fatih Sultan Mehmet tarafından kuşatılmış olan kent, gün boyu kalın bir sis taba, kasına bürünmüştür. Geceleyin sis kalktığında, Ayasofya'nın üzerinde garip bir ışık görülür. Bu ışığı, hem Bizanslılar hem de Türkler görmüşlerdir. Ayrıca, Bizans nöbetçileri, Türk hatlarının çok gerilerinde hiçbir ışığın bulunmaması gereken yerlerde bazı parıltılar görürler. Bu ışıklar mahiyeti meçhul kalmıştır. (Kaynak: Runciman, Steven The Fall of Constantinopleum 1453, 1965. )

12) 1620 - Kasım, İstanbul: Gökyüzünde, uzunluğu bir mızraktan beş kat büyük ve genişliği iki metre olan, kavisli bir kılıca benzeyen bir kuyruklu yıldız görülmüştür.

13) 1885 - 2 Kasım, Üsküdar, İstanbul: Şafak sökerken önce mavimsi ve sonra yeşilimsi bir renk alan ve beş altı metrelik bir irtifada seyreden son derece parlak bir alev, Üsküdar Vapur İskelesi çevresinde bir dizi dönüş yapar. Göz kamaştıran parlaklığı sokağı aydınlatır ve evlerin içini ışıkla doldurur. Bir buçuk dakika süreyle izlenen Ufo, daha sonra denize dalar. Denize dalışı sırasında hiçbir su sesi işitilmez. ( Kaynak: Valee, Jasques. Anatamy of a pheno, menon, 1965. )

14) 1890 - Mayıs, İstanbul: "Küçüklüğümde, 1890'lı yılların sonlarında bir gün, biz Erenköy'de otururken, İstanbul Göztepe Çayırnda gökyüzünde alevler saçarak parlak bir cismin indiğini, bir zaman burada kaldığını, Erenköy'den Ve diğer mahallelerden olayı izlemek için pek çok kişinin oraya gittiğini hatırlıyorum.» 1972 yılında vefat etmiş olan Bn. Atifet Tamer'in 1967'de anlattığı bu Ufolojik olay, ayrıca, o yıllarda 90 yaşlarında olan bir başka bayan tarafından da teyid edilmiştir. Bu ikinci tanık, çocukluğunda Göztepe Çayırına inen bu, cismi görmek için herkesin koşarak gittiğini, ancak küçük olması nedeniyle kendisini götürmediklerini söylemiştir. Dahası, bu araçtan uzaylı varlıklarında çıktığını üstteki ilk tanık belirtmiştir.

15) 1947 - 31 Ocak, Keşan, Edirne: İlçedeki Aziziye köyünde yaşayan köylüler, kırmızı ışıklar saçan, dairevi bir Ufo görmüşlerdir. (Gazeteler).

16) 1948 - 15 Şubat, Ayvalık, Balıkesir İlçe halkı, 5 'dakika arayla gökyüzünü doğu -batı yönünde kateden kırmızı ışıklar çıkaran 2 .Ufonun uçuşuna tanık olmuştu. (Gazeteler) .

17) 1948- 30 Nisan, İzmit, Kocaeli : Kuzeybatı yönünden yaklaşan, yeşil bir 'ışık ve tiz bir ses çıkararak İzmit üzerinden saat 20.10'da geçen bir Ufo olayın tanıklarını heyecana boğmuştu. Bu Ufolojik fenomeni, misafir kaldığı Keteneller Köyün'de gözlemleyen bir İzmitli, olayı şöyle anlatmıştı: «Köy halkının bir kısmı uykuya dalmak üzereydi. Birden, yeşilimtrak bir ışık belirdi ve gittikçe çoğalmaya başladı. Aynı anda, gökten, derinden derine bir fısıltı Ve ıslığa benzer sesler gelmeye başladı. Gökyüzü, yer yer bulutlarla örtülüydü. Ortalıkta bir yağmur sıcağı vardı. Çok geçmeden ,ıslık sesi daha net işitilir oldu, ve bulutların arasından ortaya çıkan yeşil renkteki cismin şiddetli ışığı, yeşil bir ipek örtü gibi, çevredeki dağları kapladı. Konuştuğum köylüler de ben de, hepimiz, korkmuş ve susup kalmıştık. Bu arada, koyun ahırlarındaki hayvanlar garip ,sesler çıkarmaya başladılar; misafiri olduğum evin köpeği acı acı uludu, ışıklı cisim, görüldüğünden tahminen 40-50 saniye sonra ortadan kayboldu. Çevredeki yeşil ışık, yavaş yavaş silinmeye başladı. Olaydan . önceki gibi karanlığa gömüldüğümüzde, uzaktan bir patlama sesi duyuldu. Hepimiz, sersemlemiştik.

  
  Dağlar, tarlalar sanki başka bir hal almıştı ... » Söz konusu ,patlama sesinin o günün gazetelerinde, yeşil ışıklı cismin havada infilak etmesi şeklinde yorumlanmış olmasına rağmen, UFO'nun önünde oluşan şok dalgası inişin son safhasında yere ulaştığında meydana gelen sonik patlama olması gerekir. Nitekim, şok dalgasının yere vardığı noktada tesadüfen sürüsüyle birlikte bulunan bir çoban, şu ilginç açıklamayı yapmıştı, «O akşam hava ılıktı, gökte hafif bulutlar vardı. Derinden bir ıslık sesi duydum, sürüde hiç kımıldama olmadı. Köpeğim dikkat kesildi. Hemen arkasından, yeşil bir ışık, bizim yamaca doğru müthiş bir süratle yaklaşmaya başladı. Ses de keskin bir hal almıştı. Bu sırada dehşetli bir gürültü oldu, Ben yere serilmiştim; hayvanlar kaçıyordu. Az sonra, ortalığa bir kiremit ocağı kokusu yayıldı. Sürüyü topladıktan sonra köpeğimi ölü buldum.» (1,2). (Gazeteler )

18) 1948 - 20 Mayıs, İzmir: Güneydoğu yönünde gökyüzünde saat 16.00'da aniden parlak bir cisim belirmiş, 20 dakika süreyle kah bulutların arkasında kaybolup, kah ortaya çıktıktan sonra görülmez olmuştu. (Gazeteler),

19) 1948 - 1977, uzun süreli bir Yakın Temas, Niğde: 1948 yılında bir gün, 15 yaşındaki genç bir çoban olan Behçet Öcal, koyunlarıyla birlikte Niğde'nin Eski Gümüş kasabasından yola çıkmış ve yüksekçe bir düzlükte mola vermişti. Öcal çıkınındaki yemeğini henüz yemişti ki, az ilerisindeki taş yığıntısının üzerine bir ışık kümesinin indiğini gördü: Ürperen bütün vücuduma binlerce toplu iğne batıyordu sanki. Top mermisini andırır parlak bir ışıktı.. İçinden, biri kadın ikisi erkek uç kişi çıktı. Bana bir şey yapmayacaklarını, başka dünyalardan geldiklerini söylediler; neresi olduğunu açıklamadılar. Bana sık sık görüneceklerin, ve resimler göndereceklerini söyleyerek, geldikleri gibi gittiler. Öcal'a göre, o günden itibaren, Uzaylılar, tam 29 yıl süresince kendisiyle teması sürdürmüşler, ve kendisini birçok konuda aydınlatarak, çeşitli haritalar ve resimler çizdirmişlerdi. ( Bkz: Resim 1). Öcal, elinde bulunan ilginç bir Kosmos Haritasıyla ilgili olarak, şöyle diyordu: «Bu haritada, göremediğiniz, ışık ve renk ayrımı yapabilen bir cihazın altına tutulduğunda görülebilecek dünyalar da çizilmiştir. Haritada da belirttiğim üzere, Kainatı'n Merkezi, Kür'dur. Kür Merkezinin patlamasıyla, Kainat oluşmuştur. Bizim Güneş Sistemimiz'in yanısıra, öteki sistemlerin adları, Morihon, Hulviz, Cemhon, Lev, Morsanit, Lakit ve Ars'tir» Öcal bu harita üzerinde Güneş Sistemimiz'i 5 cm. çapında bir dairenin içine sığdırmıştır - bu dahi, eğitim görmemiş bir çoban için şaşırtıcı bir başarıdır. Öcal, elinde, görmüş olduğu Ufonun eskisiyle birlikte daha başka çizimleri ve ayrıca Uzaylıların kendisine açıklamış olduğu enformasyonu içeren bir kitabın bulunduğunu ve bunu, incelemek üzere bilim adamlarına teslim etmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Bu Yakın Temas olayının kaynağı olan haber, Hürriyet gazetesinin 18 Aralık 1977 tarihli sayısında çıkmıştır (Gazeteler). 

Resim - 1: Behçet Öcal'ın yakın temasıyla ilgili haberin küpürü.



20) 1950 - 20 Şubat, Bursa: Bursa'nın İnegöl ilçesi üzerinde saat tam 23.00'de kırmızı renkte, bulut görünümünde bir Ufo belirmiş, bir saat süreyle gökte asılı durduktan sonra, yükselerek gözden kaybolmuştur (Gazeteler). 

21) 1950- 20 Şubat, Balıkesir: Dursunbey ilçesinden, saat 23.30"da kuzeydoğu yönünde gökten yere doğru inen kırmızı bir ışık görülmüştür. İlçe yakınındaki köylerden de izlenen Ufo, yarım saat sonra kaybolmuştur ( Gazeteler )

22) 1950- 20 Mart, Konya: Konya çıkışlı, 'Konya'da da uçan daireler görüldü' başlıklı bir haberde, şöyle denilmekteydi: «Uçan daireler bugün sabah namazından sonra şehrimizde de tunç renkte olarak görülmüş ve çok yüksekten uçarak bulutlara karışmış ve binlerce kişiyi heyecana sürüklemiştir.» (Gazeteler).

23) 1952 -12 Haziran, Sapanca. Sakarya: Doğudan Batıya 'doğru, yani Istanbul yönünde, saat 10.40'da bir objenin hızla uçarak geçtiği ve arkasında yoğun bir duman şeridi bıraktığı gözlemlenmiştir (Gazeteler).

24) 1952 - Temmuz, Orhaneli. Bursa: İşadamı Ali M. İpar, tanık olduğu ve ayrıntılı olarak gözlemleme fırsatını bulduğu Ufolojik olayı şöyle anlatmıştı , «İşlerim için Bursa’ya gitmiştim. Orhaneli'nde krom madenlerimiz vardır. Madenler, 1400 metre yükseklikte bulunmaktadır; İnceleme amacıyla, madenlere çıkmıştım. Benimle birlikte, işletme müdürü G. Atılqan, maden mühendisi N. Barlas ve ayrıca, birkaç maden çavuşu ve yirmi kadar işçi vardı. Madenlerden birine girmek üzereydik ki, birden, gökte bir parıltı gözüme ilişti. Gökyüzü, çok berraktı. Bu parıltı, disk biçimindeki iki objeden beliriyordu. Gözü kamaştıracak derecede, müthiş bir şekilde parlıyorlardı. Derhal saatime baktım, tam olarak 15;55 di. Sonra, hep birlikte, teçhizatımızın arasında bulunan pusulaya baktık. Süratle hareket eden bu cisimler, Uludağ'ın güney yamacından, yani kuzeydoğu yönünden yaklaştılar, ve tepemizde manevra yapıp, 45°'lik bir eğri çizdikten sonra, kuzeye doğru dönerek uzaklaştılar. Tepemizdeyken üst üste bulunan iki disk, ufukta yan yana uç­maya başladılar ve en sonunda gözden kayboldular. Diskleri 30 saniye süreyle izleyebilmiştik. Göğü yaklaşık 4000 metrelik bir yükseklikte katetmişlerdi: Eksenleri çevresinde döndükleri belli oluyordu. Bulunduğumuz yerden görünen çapları 30 cm. ve kalınlıklarında 5 cm. kadar gözüküyordu. Disklerin çevresinde belli belirsiz bir hale vardı. Tahminlerimize göre, 30 kilometrelik bir mesai evi 30 saniyede aşmışlardı: Bu da, saatte 3000 km. civarında bir süratle seyrettiklerini gösteriyordu. Mahiyetlerini o anda tayin edemeyeceğimiz bu cisimlerin, uçan daire olduklarını tahmin ettik. Şüphesiz, gördüklerimiz birer uçan daire idi» (Gazeteler) .

25) 1952 - 3 Ağustos, İstanbul: Uzaktan çaplan 25 - 30 cm' kadar görülen iki uçan dairenin, yaklaşık 5000 metre yükseklikten büyük bir hızla geçişleri, 45 saniye süreyle gözlemlenebilmişti (Gazeteler).

26) 1952 - 31 Aralık,Muğla: Güneş battıktan yaklaşık 5 dakika sonra, turuncu renkte, yuvarlak bir obje, Karadağ yönünden yaklaşarak Muğla kentinin üzerinden geçmiştir. Güneye doğru büyük bir hızla yol alan Ufo, arkasından siyah dumandan bir iz bırakmıştır. Aynı Ufo, Karadağ, Gökova ve Marmaris'te de görülmüştür. (Gazeteler).

27) 1953 - 20 Ocak, Adana : saat 20.00'de Sarmal biçiminde, parlak bir obje, batıya doğru uçarak, gökyüzünü yavaş bir hızla katetmişti. Ufonun altından, kuyruk şeklınde, gözleri kamaştıran iki ışığın çıktığı görülmüştü (Gazeteler).

28) 1953 -11 Şubat, İzmir: Kentin Altındağ, Tepecik Ve Çamdibi semtlerinde oturanlar, daire şeklinde parlak Ufolar görmüşlerdi. Olayın tanıkları, Ufoların, sanki bir bulutun arkasına gizlenmiş gibi, puslu bir görünümü olduğunu belirtmişlerdi (Gazeteler).

29) 1953 - 11 Ağustos, Sındırgı, Balıkesir: Düsturtepe nahiyesine bağlı Kızılocak köyünün Göktepe mevkiinden, mavi renkte, dairevi bir Ufo görülmüştü. Batı yönünden gelip doğuya doğru seyreden Ufo, Dursunbey Sındırgı sınırının üzerinden geçtikten sonra, müthiş bir patlama sesi duyulmuştu. (Gazeteler)

30) 1953 - Ekim, Kırıkkale, Ankara: Kırıkkale savcısı, tanık olduğu bir Ufo gözlemi hakkında şu açıklamayı yapmıştı : «İzzeddin köyünde bir olayın tetkikiyle meşgul bulunuyorduk. Hükümet tabibi Dr. Kemal Giray, Jandarma Komutanı Sadi Eninanç da beraberimizdeydi. Akşam olmuş, hava iyiden iyiye kararmıştı. Etrafın birdenbire hafif bir ışıkla aydınlandığını farkettik. Aydınlık, uzaktan geçen bir otomobilin farlarından çıkan ışık gibiydi. Başımızı havaya kaldırınca, tepsi biçiminde, yuvarlak bir cismin etrafına ışıklar saçarak bulutların arasından sıyrıldığını ve süratle seyrettiğini hayretle gördük. Meçhul cisim, uçaktan daha hızlı gidiyordu. Yerköy yönünde gözden kayboldu» (Gazeteler) .

31) 1953 - 14 Kasım, İzmir: Saat 21.45'de Kentin üzerinden, büyük bir hızla ve çok yükseklerden seyreden bir objenin geçtiği görülmüştür. Gözlemi yapanların anlattıklarına göre Buca, yani güneydoğu yönünden yaklaşan Ufo, Güzelyalı uçak hangarlarının üzerlerinden geçip kuzeybatıya doğru uçarak, Foça yönünde gözden kaybolmuştur. Objenin geçişi sırasında bir uğultu duyulmuştur (Gazeteler).

32) 1953 - 1 Aralık, Marmara Denizi: İmralı Adasında kalan mahkümlar; İmralı ile Marmara'nın güney kıyıları arasında parlak bir objenin akşamın erken saatlerinde 'denize daldiğını görmüşlerdi-"(Gazeteler)

33) 1953 - 18 Aralık, İzmir; Akşam vakti, askeri üslerin bulunduğu Gazi emir yöresinden, iki Ufo gözlemlenmişti. Hızla kuzeye doğru yol alan, disk biçimindeki parlak objeler, geçişleri sırasında yöre halkı tarafından gayet net bir şekilde izlenebilmişlerdi (Gazeteler).

34) 1954 - 29 Temmuz, İzmir , İzmir- çıkışlı, THA kaynaklı bir haberde, 'İzmir'de uçan daireler görüldü' başlığı altında şu açıklama yapılmaktaydı: «İzmir semalarında uçan dairelere tesadüf edildiği bildirilmektedir. Özellikle Karşıyaka semti ile Kordon'da dolaşan binlerce kişi tarafından teşhis edilen, şimdiye, kadar resimleri neşredilen uçan dairelere çok benzeyen, bol ışıklı bu cisimler, halk tarafından büyük bir ilgiyle izlenmiştir .Uçan daireler doğudan batıya doğru, büyük bir hızla ve etrafa ışık saçarak geçmişlerdir. Bundan bir süre önce gene İzmir semalarında aynı cisimlerin görülmüş olması, halk arasında tefsirlere yol açmıştır.» (Gazeteler).

35) 1954 - 17 Ağustos, Bergama, İzmir: Ayvalık'tan İzmir'e doğru giden bir yolcu otobüsündeki 25 yolcu, gökyüzünde, yumurta biçiminde, parlak, gümüş renkte bir Ufo görmüştü. Yolcular, söz konusu objeyi 08.00'de otobüs Bergama'ya yaklaşırken gördüklerini belirtmişlerdi. Çok alçaktan, müthiş bir gürültü çıkararak uçan Ufo, büyük bir hızla uzaklaşıp Bergama yönünde gözden kaybolmuştu. (Gazeteler)

36) 1954 - 27 Ağustos, Hozat, Tunceli: Hozat üzerin, de, yaklaşık 6000 metre yükseklikte seyreden' iki uçan daire görülmüştü. Saat 16.00'da ilçenin güney batısından ortaya çıkan Ufolardan biri, hiç durmadan, kuzeydoğu yönündeki uçuşuna devam etmiş, diğeri de bir hayli yükseldikten sonra aynı yönde gözden kaybolmuştu (Gazeteler-I )

37) 1954 - 2 Eylül, Malatya: Saat 22.00'de kentin güneydoğu kesiminde, tahminen 5000 metre yükseklikten çok büyük bir hızla geçen bir Ufo görülmüştü. Manevra yaparak uçuş yönünü sık sık değiştiren obje, sonunda batıya yönelerek, gözden kaybolmuştu, Tanıkların ifadesine göre uçan dairenin- bazı yerlerinin ışıklı olduğu gözlemlenmişti (Gazeteler) .

38) 1954 - 2 Ekim: İzmir'den İstanbul'a doğru gitmekte olan Çorum Vapuru yolcuları, Midilli Adası'nın üzerinden 'geçen bir Ufo görmüşlerdi. Yolcular arasında bulunan iki ünlü profesörden Ord. Prof. Kazım İsmail Gürkan, bu gözlemle ilgili izlenimlerini şöyle anlatmıştı: «Bu, artık kabili itiraz değildir. Zira son derece açık olarak gördüm. Gök bulutsuz pırıl pırıldı. Ben de tesadüfen Midilli'yi seyrediyordum. Acayip, parlak bir cisim gördüm. Bu, daire değil, kenarları yuvarlak bir dikdörtgen şeklindeydi ve yıldızlara benzer ışıklar saçıyordu: On beş yirmi dakika kadar seyrettim; Vapurla aynı yönde gidiyordu. Fakat sürati çok fazla olduğu için gözden kayboldu.» Öteki profesör Ekrem Şerif Egeli de, Gürkan'ın sözlerini onaylayarak, «Hava gayet açıktı; herhangi bir bulut parçası şeklinde aldanmamıza imkan yoktu,» demişti (Gazeteler). 

39) 1954 - 5 Ekim, İstanbul: Ünlü' yazar Ercüment Ekrem Talü, tanık olduğu bir Anagemi gözlemini şöyle anlatmıştır: «Konak Otelinde kalıyordum. Sabah saat 04.50' de uyandım. Hava nasıl olacak diye bakmak üzere balkona çıktım. Tam o sırada, Taksim yönünden yaklaşmakta olan, ateş renginde bir obje gördüm. Bu cisim, ateşte kızdırılmış bir oksijen tüpüne benziyordu ve çevresinde, rengi açık maviden kurşuniye dönüşen bir hale vardı. Aşağı yukarı 1000 metrelik bir yükseklikte seyrediyordu. İki üç dakika içinde kayboldu. Hiç gürültü yapmıyordu» (Gazeteler).

40) 1954 - 6 Ekim, Midilli Adası'nın üzerinde saat l5.00'te uçan daireler gözlemlenmişti. Havada geniş daireler çizdikten sonra ortadan kayboldukları bildirilmişti. 9 Ekimde benzer bir gözlem daha yapılmıştı (Gazeteler-I )

41) 1954 - 7 Ekimi Ankara: Konservatuvarın arkasındaki bir evde oturmakta olan, Tülin adında ortaokul öğrencisi bir genç kız, öğle yemeğinden sonra saat l3.00'te evinden çıkmış, ve Cebeci Köprüsünün yanından caddeye ulaştığında gökyüzünde seyreden, parlak, beyaz bir obje görmüştü. Genç kızın, «A!. .. Uçan daire!» diye bağırması üzerine, o sırada caddeden geçmekte olan kimseler, bakışlarını göğe yöneltmişler ve gitgide yükselmekte olan Ufoyu izleyebilmişlerdi. Tülin, gayet net bir şekilde gördüğü Ufonun, tersine çevrilmiş bir kaseye benzediğini, Yenişehir üzerinde yükselerek uzaklaştığını belirtmiş ve gözden kaybolmazdan önce iki dakika süreyle izleyebildiğini ifade etmiştir. Mühendis Cemal Erkmen ile tüccar terzi Hasan Yücel, genç kızın gözlem yaptığı saatlerde, söz konusu Ufoyu kentin bir başka yerinden gördüklerini söylemişlerdi. Birlikte yemek yedikten sonra balkonda otururken, yaklaşık 1000 metre yükseklikten Keçiören sırtlarından kente doğru yaklaşan, yuvarlak ve ateş saçan bir obje görmüşlerdi. Bu vakaya paralel olarak, bir gün önce, 6 Ekim 1954 günü öğle üzeri, Demir Karsel, hanımı ve çocuğu, Yenişehir- üzerinden geçen bir Ufo gözlemlemişlerdi (Gazeteler).

42) 1954 - 7 Ekim, İstanbul : Fındıklı ve Tarabya, semtlerinin üzerinde, saat 19.00'da büyük bir hızla uçan parlak objeler görülmüştür (Gazeteler) .

43) 1954 – 10 Ekim, Funda, Antalya: Funda köyün'ün üzerinde, saat 14.00'de açılmış bir paraşüte benzeyen bir Ufo gözlemlenmişti. Olayla ilgili haberde, Funda köyü sakinlerinin Ufolara, İsa'nın Gemisi adını verdikleri belirtiliyordu. Buda göstermektedir ki, köylüler, Ufo gözlemleriyle, yerel tradisyonlarında Ufolara yer verecek kadar haşır neşir olmuşlardı. Antalya'nın Harbiye mahallesinde oturan bir devlet memuru da, aynı gün uçan daireler gördügünü ileri sürmüştü (Gazeteler).

44) 1954- 11 Ekim, Ankara: Hacı Bayram Cami'nin tam üzerinde saat 16.00'da alçaktan geçen 3 Ufo görülmüştü. Halkın 10 dakika süreyle heyecan içinde izlediği objeler, daha sonra süratle yükselerek gözden kaybolmuşlardı (Gazeteler) 

45) 1954 -.6 Kasım, Ankara: Sabahın erken saatlerinde, Ankara göklerinde, oldukça yüksekten ve büyük bir hızla seyreden bir uçan puro yani Anagemi gözlemlenmiştir. Arkasında bir 'Sis tabakası bırakarak seyreden uçan puro, derhal dikkati çekmiş, ve hem' Yenişehir'de, hem, de Ulus Meydanında toplanan halk tarafından ilgiyle izlenmiştir (Gazeteler) .
  Anlaşıldığına göre, Ekim 1954 ve Kasım 1954 tarihlerinde, Türkiye üzerinde görülen en geniş kapsamlı Ufo görülme vakaları olmuştur. Her iki dalga da, bilindiği kadarıyla, Marmara ve Ege bölgeleri ile Orta Anadolu'yu ve birincisinde Akdeniz bölgesini de kaplayan çok geniş bir alan dahilinde gözlemlenmiştir. İlginç olan bir husus, bu dalgaların ilk gözlemleri sırasında Ana gemilerin görülmüş olmasıdır. Dolayısıyla, akınların başlamasına, bu Ana gemilerin söz konusu sahaya girmeleri ve arkasından, bunlara bağlı olan Öncü - Ufo filoIarına dahil Ufoların uçuşlar yapmalarına Sebep olmuştur diyebiliriz.

46) 1954 - 8 Kasım, Pazaryeri ve Bozöyük, Bilecik Bursa çıkışlı, 9 Kasım 1954 tarihli bir haberde, şöyle denilmektedir: «Bilecik ise bağlı Pazaryeri'nde dün iki uçan daire görülmüştür. Halk tarafından büyük bir ilgiyle izlenen bu uçan daireler sabah saat 9 civarında çok yüksekten, parlak bir ışık halinde geçmişler ve biraz sonra kaybolmuşlardır, Uçan daireleri, bir süre sonra, daha alçak irtifada; daha mat ve beyaz bir şekilde görmek mümkün olmuştur. Helezonlar çizerek ve birbirlerine muvazi olarak uçan bu tuhaf cisimler, bir süre sonra da Bozöyük'te görülmüşlerdir.» (Gazeteler) .

47) 1954 -9 ve 10 Kasım, Bilecik: 9 Kasım günü, kentin üzerinde, kuzeyden gelip güneye doğru giden iki Ufo görülmüştür. Ertesi gün, saat 11.00 sıralarında, çok yüksekten uçan iki parlak obje, batıdan doğru yaklaşmış ve arkalarında uzun ve beyaz bir İz bırakarak, doğu yönünde sessizce uzaklaşmışlardır. Ufoların Bilecikliler tarafından 10 dakika süreyle izlenebildiği belirtilmiştir. Olayla ilgili haberde üzerinde durulan bir husus da, Ufoların 9 ve 10 Kasım günleri değişik yörüngeleri izlemelerine rağmen, her iki gözlem sırasında da kentin aynı yöresi üzerinde dönüş yaparak gözden kaybolmalarıdır (Gazeteler).

48) 1954 - 9 Kasım, İstanbul: İstanbul semalarında, bir Anagemi ile muhtemelen bu Anagemi'den çıkmış olan bir Öncü Ufo önemli bir gösteri yapmışlardı. Saat 14.20 civarında, tek bir bulutun dahi bulunmadığı masmavi gökyüzünde, ince uzun, gümüş renkte, parlak bir objenin çok yükseklerden uçarak, kuzey yönünden doğru kente yaklaştığı görüldü (Bkz.. Resim -2). Tanıkların uçan puro olarak tanımladıkları Anagemi, arkasında beyaz, köpük gibi bir iz bırakarak, kuzeyden batıya ve sonra da güneye doğru geniş bir yarım daire çizmiş ve gözden kaybolmuştu.

   Uçtuğu yüksekliği ve gökte kat ettiği uzun mesafeyi değerlendiren gözlemciler, uçan puronun büyük bir hız yaptığı sonucuna varmışlardı.' Bu gözlemden yaklaşık on daki­ka sonra, karşılıklı olarak yerleştirilmiş iki tencere kapağı' biçiminde olan, gümüşi renkteki bir objenin, Öncü - Ufo' nun, Adalar üzerinden yaklaşarak, kentin üzerinde bir tur yaptığı ve yükselip, Lonra Asfaltı yönünde gözden kaybolduğu görülmüştü. Arkasında, dumandan ziyade, sanki çok şiddetli bir sürtünmeden dolayı aşınan ve kopan metal parçalarından oluşmuş bir iz bırakıyordu. Öncü - Ufo'nun, Anageminin gittiği güney yönünden doğru İstanbul'a gelmiş olması, bu Ufo’nun söz konusu Anagemiden çıkmış olabileceğini gösteren bir husustur. Anlaşıldığına göre, İstanbul ahalisinin hemen hemen yarısı, tümüyle 15 dakika kadar süren bu Ufolojik tezahürlerden bir ya da diğerini gözlemleme fırsatını bulmuştu (Gazeteler).

49) 1954 -10 Kasım, İstanbul: İstanbullular, daha henüz önceki gün gördükleri Ufo’nun heyecanını yaşarlarken, bu kez iki Ufonun birden yanyana kent üzerinde yaptıkları uzun bir gösteriye tanık olmuşlardı. Öğle üstü, Marmara üzerinden kuzeybatı yönünde geçerek bir eğri çizen, gümüşi renkteki iki parlak obje gözlenmişti. Yükseklikleri tahminen 10.000 metreyi buluyordu. Arkalarında kôyu bir iz bırakıyorlardı; Saat 14.30'da tekrar beliren Ufolar bu kez kentin üzerinde daha alçaktan uçarak, gökte siyah bir iz bırakıp, Yeşilköy yönünde uzaklaştılar (Gazeteler),

50) 1954 - 10 Kasım, İzmir: Çok yüksek bir irtifada seyreden iki Ufo, birbirine paralel bir-uçuş düzeni içinde, arkalarında oldukça uzun, beyaz bir iz bırakarak, saat 11.00'de Cuma ovası yönünden doğru kentın üzerine gelip, bir eğri çizdikten sonra Kemalpaşa yönünde uçmuş ve gözeden kaybolmuşlardır. İzmirliler, sokaklara dökülerek, bu objelerin geçişini izlemişlerdir (Gazeteler),

51) 1955 - 24 Temmuz, İzmir: Sağanak halinde yağan yağmurla, birlikte gökyüzün'de hızla seyreden, parlak, gümüşi renkte ve puro biçiminde iki Anagemi görülmüştü. Tanıkların ilginç iddiasına göre, eksenleri çevresinde dönerek uçan puro biçimi objeler, bulutları da beraberlerinde sürüklemişler ve yağmurun durduğu sırada, Alsancak yönünde gözden kaybolmuşlardı (Gazeteler).

52) 1955 - 6 Ekim, Çanakkale: Kentin üzerinden, saat 03.00'te arkasında beyaz bir iz bırakan parlak bir objenin geçtiği görülmüştü (Gazeteler).

53) 1955 - 30 Kasım, Seferhisar, İzmir: Seferhisar'daki Sığacık Koyunda balık avlamakla meşgul olan balıkçılar, saat 15.30'da alevler içinde bir objenin denize daldığını görmüşlerdir. Balıkçılar, göz açıp kapayıncaya kadar sulara gömülen objenin mahiyetini tespit edememiş, bir uçak olabileceğini düşünmüşlerdir. Ne var ki,derhal olay yerine gittiklerinde, hiçbir kalıntıya ya da ize rastlamamışlardır. Paha sonradan, bölgedeki yetkililer de, ne civardaki hava alanlarından ne de yöre üzerinde yapılan uçuşlardan hiçbir uçağın kayıp olmadığını bildirmişlerdir. Dolayısıyla, söz konusu Ufo’nun, alev görünümü yaratan kırmızı ışıklar saçarak, aynen Marmara Denizinde olduğu gibi, EgE'nin altın'da yer alan bir Ufo üssüne yönelik uçuşu sırasında denize dalmış olması kuvvetle muhtemeldir. (Gazeteler)

54) 1956 -10 Eylül, İstanbul: Penceresinin önünde çalışan bir öğrenci, saat 20.00'de parlak bir objenin Yenikapı ile Hayırsız ada arasında Marmara'ya dalış yaptığına tanık olmuştur (Gazeteler). 

55) 1957 - 6 Şubat, Konya: Tanıkların ifadesine göre, 50 cm. eninde, 15 - 20 m: boyunda, ince uzun bir obje, saat ,12.15'de kentin 300 metre kadar yukarısından uçarak geçmiş ve 20 - 30 km. kadar yol aldıktan sonra gözden kaybolmuştur. Gümüşi metal parlaklığındaki Ufonun, kuvvetli rüzgara rağmen, düz bir hat üzerinde seyrettiği görülmüş, tür (Gazeteler).

56) 1957- 12. Mart, Hadım ve Bozkır, Konya: Hadım ve Bozkır kazalarının üzerinde, çok yüksekten ve büyük bir hızla seyrederek kuzey - güney yönünde' bir yörünge izleyen bir Ufo görülmüştür: Arkasında bıraktığı izin, 50 -60 metre uzunluğunda olduğu tahmin edilmiştir (Gazeteler).

57) 1957 - 23 Nisan, Turgutlu, Manisa: İlçe üzerinde saat 20.30'da görülen parlak bir obje, batı yönünden yaklaşıp, büyük bir hızla kuzeye doğru seyrederek, gözden kaybolmuştur (Gazeteler).

58) 1957 - 26 Nisan, Ege Bölgesi: Saat 23.30 sıralarında, güneyden Bodrum'a yaklaşan parlak bir obje, arka­sında 15 metre boyunda olduğu söylenen bir iz bırakarak, büyük bit hızla kuzeydoğu yönünde seyretmiş ve Milas üzerinde bir eğri çizdikten sonra kuzeye doğru uçarak gözden kaybolmuştu. 10 dakika sonra, kırmızı ışıklar çıkararak Aydın'dan İzmir'e doğru yol aldığı görülmüş, kısa bir süre sonra gene yön değiştirerek güney batıya yönelmişti. Bir süre sonra tekrar Bodrum semalarında göründüğü ve bu kez güneye doğru şeyrettiği bildirilmişti (Gazeteler).

59) 1957 - 28 Nisan, Manisa: Şehir üzerinde, saat 21.32 de, arkasında kendisi gibi parlak bir iz bırakan bir obje belirmiş, gökyüzünde bir süre dolaştıktan sonra kuzeybatı yönüne gitmiş, birkaç saniye sonra da Muradiye üzerinde havada asılı kalmıştır. Muradiye semalarında uzun süre sabit bir noktada duran Ufoyu izlemek amacıyla binlerce kişi evlerinden dışarıya çıkmıştır (Gazeteler).

60) 1957 - 7 Mayıs, Kocaeli: Kocaeli iline bağlı olan Tavşancıl, Kalburcu ve Hereke köylerinin göklerinde saat 22.15''de bir süre dolaşan parlak bir obje, daha sonra kuzeye doğru kayıp gözden kaybolmuştur (Gazeteler).

61) 1957 - 15 Kasım, İzmir : Şehir göklerinde saat 20.00'de görülen, çok büyük, parlak, sabit bir obje, halkı heyecanlandırmıştı. Bu Ufolojik olayı gözlemlemek için kıyıya toplanan kalabalığın arasında bulunan kişiler, Ufonun, uzun bir süre, parlaklığını kaybetmeden,Çatal kaya üzerinde asılı durduğunu, daha sonra da aynen bir lamba gibi sönerek gözden kaybolduğunu belirtmişlerdi (Gazeteler).

62) 1959- 20 Nisan, İstanbul: İstanbul semalarında, saat 19.57'de, kuzeydoğu - batı yönünde bir yörünge izleyen ve kentin sokaklarını, gözleri köreden mavi - yeşil bir ışıkla Aydınlatan çok büyük bir obje gözlemlenmişti, Parlak obje, İstanbul üzerinde bir eğri çizerek, batı yönünde ve çok uzaklarda, yere düşer gibi gözden kaybolmuştu…

   Kentin her yanında görülen bu olay, halk arasında heyecan uyandırmış ve değişik yorumlara yol açmıştı.Yeşilköy Meteoroloji İstasyonundaki uzmanlar, gözlemleri hakkında şunları söylemişlerdi: «İki arkadaş grup incelemesi yapıyorduk. Birden gökyüzünde, kuzeyden batıya giden, parlak, mavi bir cisim belirdi. 10 saniye süreyle kuvvetli bir ışık, saçan bcismin bir meteor olduğunu sanıyoruz: Olay, Ankara, Konya, Bandırma ve' İzmir'den de görülmüştür .. O sırada Marmara üzerinde uçuş halinde bulunan SAS ve KLM pilotları da hadiseyi görmüşler ve telsizle Yeşilköy' e bildirmişlerdir ... »

  İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Hamit Nafiz Pamir ise, bu objenin bir meteorit olamayacağı görüşünü savunmuştur: «Bu bir meteorit olayı değildir. Çünkü, anlatıldığına göre, obje, gökyüzünde yatay bir yörünge izlemiştir, Bilimsel olarak, bir meteoritin havada düz bir çizgi çizmesi imkansızdır. Eğer bir meteorit olsaydı; o zaman dikey düşmesi gerekirdi. Çünkü, bir astronomik cisim üzerinde oluşan patlama sonucu meydana gelen bir meteoritin, yerçekimine kapılarak yere dikey inmesi gerekirdi. Bu yüzden, olayı başka türlü açıklamalıyız ... »

  Olayın görgü tanıklarından olan, Beyazıt Yangın Kulesi bekçisi, gördüklerinin kendisini heyecanlandırdığını söylemişti. «Saat 20.00'ye geliyordu. Her yana dikkatle bakıyordum; birden, bütün şehir bir anda aydınlanı verdi ... İstanbul gündüz gibi oldu sanki.» Yeşilköy Kılavuzluk Dairesi nöbetçi memuru, o güne kadar böyle bir şey görmediğini belirtiyordu: «Kuyruklu yıldız gibi bir şey gökten uzaya uzaya indi. İskemlede oturmuş, denizi seyrediyordum ... Her yan, floresan ampulleriyle aydınlatılmış gibi bembeyaz oldu. Çok parlak ve uzun cisim; yine tıpkı sönen bir ampul gibi, kararıp kayboldu.» Çanakkale, Biga çıkışlı haber Akşam saatlerinde, tahminen 50 metre uzunluğunda ve 5 metre çapında, çok parlak bir ışık, doğu yönünden gelerek, havada infilak etmişti. Patlamadan sonra bir uğultu ve hafif yer sarsıntısı hissedilmişti. Işık batı yönünde kaybolmuştu. Patlama, tüm Çanakkale yöresinde duyulmuştu. Tekirdağ, Mürefte çıkışlı haber: Saat 20.00 sıralarında, Anadolu kıyıları yönünden alçaktan uçarak gelen bir ışık kümesi, Mürefte üzerinden batıya doğru ilerlemişti. Aynı anda işitilen bir patlama sesiyle birlikte, halk sokaklara dökülmüştü. Balıkesir çıkışlı haber: Akşam vakti, saat 19.50 civarında, gökyüzünde parlayan bir ışık, hem Balıkesir kentinde, hem de 45 km .. ötedeki Susurluk, 30 km .. ötedeki Kepsüt ilçeleri ile Balıkesir'in kazalarında ve köylerinde 'gözlemlenmişti. Olayın tanıkları ışığın, kuzeye doğru bir yere düştüğünü görmüşlerdi. Nihai haber, 22 Nisan 1959 tarihli gazetelerde çıkmıştır .

«Önceki akşam inişi görülen ışıklı büyük cismin, Gönenle Tahirova arasına düştüğü sanılmaktadır. Köylülere göre, toprağı 40 -50 metre kadar delen cisim, 1000 metre çapında bir alanı altüst etmiştir. Düşüşten sonra yerden sular fışkırmaya başlamış, yakınlarındaki hayvanlar saatlerce acayip sesler çıkarmışlardır. Cismin düştüğü sanılan bölgedeki köpeklerin çoğu kaybolmuştur. Köylüler, düşüş sırasında cismin 20 km çapındaki bir alanı gündüz gibi aydınlattığını, kuvvetli bir ışığın saatlarce sürdüğünü söylemişlerdir.

  Kandilli rasathanesi Müdürü, bu olay hakkında görüşlerini belirterek , şöyle demiştir; Aklımıza ilk gelen ihtimal, bir meteoritin düşmüş olmasıdır. Fakat cismin bir meteoritinkine uymayan tarifleri, ve yaklaşık 2000 bin metrelik bir irtifada izlediği yörüngesi bu ihtimali çürütmektedir.
 
Ufo'larla ilgili bir diğer bir yazı için tıklayın!

UFO Olayları Yazı Dizisi !





UFO Olayları 

Polis Schirmer Olayı
"Yine geleceğiz ve evreni göreceksin"

   Tarih 3 Aralık 1967. Yer, ABD Nebraska Ashland. Polis memuru Herbert Schirmer rutin gece görevini tamamlamak üzere, anayoldan kente doğru gidiyor. Saat 02:30 civarında yolun kenarında ışıklar görüyor ve bir römork olduğunu düşünüyor. Bakmak için arabasını o yana doğru sürüyor ama ışıkların birden göğe yükselerek kaybolduklarını görüyor. Saat 03:00´de polis istasyonuna dönüyor ve görev defterine; "6 ile 63 no´lu yolların birleştiği kavşakta bir uçan daire gördüm, ister inanın, isten inanmayın" diye yazıyor. Sonra evine gidiyor ve yatıyor ama sabahleyin şiddetli bir ağrısı ve boynunun yanında nedenini bilmediği kırmızı bir lekeyle uyanıyor. Schirmer önceleri pek telaşlanmıyor, olayı unutuyor ve birkaç gün içinde de leke kayboluyor ve başağrısı azalıp yok oluyor. Schirmer kısa bir zaman sonra Polis Şefi oluyor, daha önce Deniz Kuvvetleri´nde görev yaptığı ve önemli bir Hava Kuvvetleri subayının oğlu olduğu için kimse onun bir UFO´cu veya bir fanatik olduğu düşünmüyor. Şef olduktan iki ay sonra görevinden istifa ediyor. UFO gördüğünü hatırlamıyor buna karşın çok şiddetli baş ağrılarını hatırlıyor ve işine konsantre olmakta zorlandığı için görevini yapamadığını söylüyor.

"Gerçek hipnoz altında ortaya çıkıyor"

   UFO´ları araştıran Condon Komitesi Schirmer Olayı´nı duyunca bir hazırlık soruşturması başlatıyor. Yazdığı yazıyı hatırlayamadığı için kendisine hipnotik regresyon yani uyutarak geriye döndürme seansı teklif ediliyor, Schirmer, kabul ediyor ve seans esnasında olay ortaya çıkıyor; Schirmer yol kenarında ışıklara bakmak için durduğunda ışıklı cisim ona doğru gelmiş ve otomobilinin yanına inmiş. Schirmer, olayı kıpırdamadan izlerken cismin içinden insanımsılar çıkmış ve yaklaşmışlar. Bir tanesinin gözlerinden fışkıran bir ışık arabaya vurunca, arabanın içi yeşilimsi bir gazla dolmuş. Schirmer, silahını çekmeyi düşünmüş ama nedense bunu yapmamış ve aksine yanındaki pencereyi iyice açmış. Sonra yaratıklardan birisi elini uzatıp, Schirmer´i boynundan tutmuş ve sonra kendisini arabanın dışında bulmuş. O anda kafasının içinde "Sen bu yerin gözetleyici misin?" diye soran bir ses duymuş ama Schirmer cevap verememiş. Ses devam etmiş; "Bir uzay aracına hiç ateş ettin mi?" demiş, o zaman Schirmer, "Hayır efendim" demiş. Sonra Schirmer´i bırakmış ve aracına geri dönmüş.

Düşman değildiler...

Schirmer, hipnoz altında yaratıkların boyunu 120-130 cm olarak tanımladı, başlarının insanlara göre daha uzun ve dar olduğunu söylerken, derilerinin gri-beyaz, burunlarının çok düz, ağızlarının bir yarık gibi olduğunu ve ağzın hiç hareket etmediğini belirtiyordu. Yaratıkların gözleri oval ama çok büyük değildi, gözlerini kırpmıyorlardı. Giysileri gümüş grisiydi ve vücutlarına yapışıktı, başlarının sağ tarafında antene benzer bir çıkıntı vardı. Göğüslerinin sağ tarafında ise kanatlı bir yılana benzer bir amblem görmüştü. Hipnoz altında yaptığı çizimlerde Schirmer´in çizdiği yaratıkların insana çok benzediği ve çok bilinen "Griler" denen uzaylı tipine pek benzemediği görüldü. Griler, genelde kaçırma olaylarında görülüyorlardı. Olayın devamı da vardı; sonraki 15 dakika içinde Schirmer, telepatik sesler duymuştu. Çevresinde daha küçük bir aracın uçtuğunu sannmıştı, yaratıklar uzun zamandan beri insan ırkını izlediklerini ve adına "Üreme Analiz Programı" dedikleri bir proje ile meşguldular. Dediklerine göre, rasgele insanlar seçiyorlar ve örnekler alıyorlardı. Güvencede kalmak istiyorlardı, Schirmer onların bizleri kendi varlıklarına karşı tehlike olarak gördüklerini söylüyordu. Düşmanca davranmamışlardı ama olanları hatırlamayacağını ve onu yine ziyaret edeceklerini söylemişlerdi. Schirmer´e "Unutma Gözetleyici, yine geleceğiz ve birgün evreni göreceksin." demişlerdi.

Herbert Schirmer aracına döndükten sonra uzay cismi uçup gitti. Boynundaki leke, yaratığın ona dokunduğu yerdi. Hipnoz altında herşeyi hatırladıktan sonra bir daha polislik yapmadı. Kuşkusuz 3 Aralık 1967´den sonra Schirmer´in yaşamı tümüyle değişmişti ve o artık eski Schirmer değildi. Şimdi özel bir işte çalışıyor ve bekliyor. Neyi mi? Evreni göreceği günü...


"Demiryolunda dev UFO "

   Aralık 1997´de çok büyük bir UFO´nun Kuzey Avustralya´daki bir demiryolu yük istasyonunun yakınına indiği bildirildi. UFO´yu, istasyonda yükleme yapan tüm işçiler gördüler. Olayın geçtiği yer, Queensland Eyaleti, Kajabbi Bölgesi, istasyon Brisbane ile Isa Dağı arasındaki tren hattının üzerinde ve Brisbane´in 1936 km. kuzeybatısında. Yük trenine yükleme yapan işçiler gök cismini "Dev bir bina" ya benzettiler. Bir tanık; "Şeffaf bir şeydi, pas renginde kahverengiydi, büyüklüğü bana göre bir tren dizisi kadar vardı." diyordu. Ortalama bir trenin uzunluğu 300 metredir. UFO yere inmiş gibiydi ama temas gerçekleşmemişti. İşçiler olay sırasında çıngıraklı yılan takırdamasına benzettikleri bir ses duymuşlardı ve bazıları; "Böyle birşeyi yaşam boyu görmedik." diyorlardı. Kuzey Queensland´da yaşayan ilkel yerli kabileler yani Aborginler, efsanelerinde de yer alan "Min Min Işıkları" dedikleri garip gök cisimlerinden sürekli söz etmektedirler.


Kaynak: Ross Dowe/Avustralya/Yeni Zelanda Ulusal UFO Haber Merkezi)

Zaman Kaybı ve UFO akrobasisi

İki grup tanık 19 Şubat 1998´de, New Jersey, Toms Irmağı´nda UFO gördüklerini söylediler. Grubun birisi. zaman kaybına uğradıklarını belirtiyordu. Olay yeri New York´un 160 km. güneyi idi. O gün, saat 10:00´da etfaiyeci Bob Moorie ve arkadaşı George Pazzinski, 37 no´lu yolda arabaları ile gidiyorlardı, bölge çam ormanlarından oluşmaktadır, daha kısa olan bir yan yola sapmaya karar verdiler, tam yola girdiklerinde araba sallanmaya ve savrulmaya başladı, birden önlerinde koca bir cisim belirince, zorlukla frenlere asılan George arabayı durdurdu, çarpmaktan son anda kurtulmuşlardı. Yolun ortasında tabak şeklinde, üç bacaklı bir araç duruyordu. Kayarak durdukları yerle cisim arasında en fazla on metre vardı. Sabit bakışlarla ikisi de cismi bir dakika kadar ses çıkarmadan izlediler ve Bob sordu; "Gördüğümü görüyor musun?", George cevap verdi; "Eğer bir uçan daire görüyorsan, ben de görüyorum." Birden paniğe giren George haykırarak; "Bu cehennem olası yerden gidelim" diyerek arabayı geri vitese taktı, gazı sonuna kadar kökledi, arabayı çevirerek geri dönmeye çalışırken, birden durdu ve arabayı da durdurdu. Sabit bakışlarla bakarken, Bob gitmeleri için ısrar ediyordu. Sonra George arabayı çevirdi ve hiç durmadan ve konuşmadan araba sürerek doğrudan eve gittiler ama Bob´un evine yaklaştıklarında inanamadıkları bir şeyi fark ettiler. Gün batıyordu ve saat altıyı çeyrek geçiyordu oysa en fazla bir saat araba sürmüşlerdi. Aradaki saatlere ne olmuştu? Daha sonraki günlerde, UFO´nun ayaklarının arasında yere inik bir merdiven bulunduğunu, üzerinde hiçbir işaret olmadığını ve cismin mat aleminyum renginde olduğunu anımsadılar. Bob ve George´un saat 11:00 ile akşamüstü 05:00 arasındaki anıları yok oldu. Bu altı saati hiç anımsamıyorlar.


Aynı gün öğleden sonra 04:30 sıralarında Ellis Smith, yanındaki dokuz yaşındaki oğlu ve beş yaşındaki kızıyla beraber Toms Irmağı üzerindeki bir UFO´nun akrobatik hareketlerini izledi. Smith şöyle anlatıyor; "Sinemadan çıkmıştık ve arabamı Toms Irmağı´na doğru sürüyordum, güneybatıya doğru, 40-45 derece ufuk doğrultusunda çok parlak beyaz bir ışık gördüm. Gök çok berraktı ama ben ışığın nereden geldiğini görememiştim. Önce özel bir hava aracı sandım ama benzemiyordu, bir ara üzerimize bir kıtalararası roket atılmış olabileceğini düşündüm ama cisim birden yavaşladı, neredeyse gökte asılı gibiydi, çok yavaş olarak yükseliyordu. Üç dakika kadar böyle devam ederek, bir J harfi hareketi oluşturdu, parlaklığı gittikçe artıyor, sanki boyutu değişiyordu, sisli veya dumanlı bir ışığın içinde katı bir cismin bulunduğunu fark edebileceğim kadar büyümüştu." Tanık UFO´nun aynı hareketi altı kez yaptığını ama her hareketin süresinin değiştiğini ve sonuncusunun en fazla 30 saniye sürdüğünü belirtiyor. UFO, bu hareketlerin ardından yine yavaşlamış ve tabaksı şekli daha belirginleşirken parlaklığı daha da artmış sonra bir top şekline dönüşürken, çevresinde yoğunlaşan sisin içinde birden yok olmuş.


Kaynak: MUFON

Köpek UFO´ları haber veriyor

21 Şubat 1988´de sabah saat 09:00 civarında Adam Tanner ve köpeği Kala Colorado, Longment kentindeki evlerinin yakınında caddede yürüyorlardı. Adam anlatıyor; "Köpeğimi gezdiriyordum, Kala çimenliğe doğru koştu ve çağırmama rağmen geri gelmedi. Yere oturdu ve göğe doğru bakarak ağlar gibi inlemeye başladı. Nereye baktığını merak ettim, çimenliğin üzerinde ve hemen ardındaki evimin tepesinde alev gibi titreşen beş veya altı tane portakal renkli ışıklar gördüm. Sonra birden ikiye ayrıldılar ve V şeklinde açılarak yükseli; kayboldular. Heyecanla eve gidip karıma anlattım dışarı çıkıp beraber yine baktık ama gitmişlerdi, yanıma kameramı alıp birkaç gün bekledim ama gelmediler. Herhalde en fazla 30 saniye görebilmiştim, portakal renkli ışıklar göz kırpıyorlardı, ne gördügümü bilmiyorum ama bu ışıkların bildiğimiz uçan araçlarla hiç ilgisi olmadığına eminim. Eğer bu bütün bir araçsa, herhalde 7000 metre yükseklikteydi ama dedim ya ne gördüğümü bilmiyorum ve böyle bir şeyi ömrümde hiç görmedim."


Kaynak: MUFON


Gece ziyaretçisinin amacı neydi?



   Yine Avustralya´dayız. Yer, Batı Avustralya, Fremantle kenti. Tarih 1 Şubat 1998, saat geceyarısı 02:30. Rowena Judd evinde uyuyor. Olayı kendisinden dinleyelim; "Birden uyandım, yatak odamın kapısının önünde birisi vardı, insanımsı bir şekildi, karanlıktı ama içinden yayılan çok hafif bir ışık görüyordum ve yüzü belirsizdi. Sonra birden kayboldu. Korkuyla yataktan fırladım, yandaki odadaki kardeşimi uyandırdım, tüm evi aradık, hiç kimse yoktu ve her yer sıkı sıkı kapalıydı." İki hafta sonra 15 Şubat´ta bu kez Judd´un evinin üzerinde parlak bir ışık belirdi, bir vızıltı sesi çıkarıyordu, tüm ev aydınlandı. 22 Şubat´ta gece 12:25 sıralarında Perth yakınındaki Karangi´de, üç adet parlak portakal renkli ışığın güneybatıya doğru gittikleri rapor edildi. Işıklar yavaş ve üçgen şeklinde uçuyorlardı sonra yükselerek dikey bir form oluşturdular, derken birisinin ışığı beyaza dönüştü ve doğrudan yere yöneldiğinde üçü birden kayboldular. Yaklaşık olarak gözlem yerinden bir km. uzaklıktaydılar.


Kaynak: Ross Dowe/Avustralya/Yeni Zelanda Ulusal UFO Haber Merkezi)

Helikopteri kim düşürdü?

18 Şubat 1998, Perşembe günü, ABD Deniz Kuvvetleri´ne ait bir helikopter, deney amacıyla uçuşa çıktı ve bir kaza sonucunda California, Sequoia Ulusal Ormanı´na düştü. Beş kişilik mürettebat kurtulamadı. Kazadan hemen sonra, Şerif Mike Gutsch ve ekibi Kern Irmağı yanındaki kaza yerine ulaştılar; Şerif Gutsh anlatıyor; "Kaza yeri ile Mojave Çölü´nün 100 km. doğusudur. Oraya ulaştığımda kurbanlara dokunmamam, askeri yetkilileri beklemem emredildi, ölenlerin kimlikleri belirtilmiyordu." Aynı gün, güneydeki Fresno Bee´de birçok kişi saat 11:00 civarında Kern Irmağı üzerinde uçan parlak bir cismi rapor etmişlerdi ve haberlerin gelmesinden birkaç saat sonra helikopter kazası gerçekleşti. Bölge Haber Bürosu´ndan Ernest Cowan, ışıklı cismin kaza ile ilgili olduğu düşüncesinde, cismin alevli olmadğını ama bir meteor veya Vandenberg Üssü´nden atılmış olası bir uydu olduğunu ileri sürüyor. Ama tanıklara göre cisim garip dairesel hareketler yapıyordu yani yere doğru düşmüyordu.


Kaynak: Sun-Chronicle Gazetesi, Fresno, California ve Kenneth Young, Halkı Bilgilendirme Direktörü Tri-States Advocates for Scientific Knowledge


Videoya yakalanan UFO´lar


İngiltere´de Leeds kenti üzerinde saatte 224 km. hızla uçan iki UFO,George Hickinson adlı bir kentli tarafından videoya kaydedildi. Olay 2 Şubat 1998´de yaşandı; Hickinson şöyle anlatıyor; "Saat akşamüstü 05:35 dolaylarındaydı. Birden gökte bir çift parlak ışığı fark ettim, batıya doğru beraberce saat 10 ve 4 yönünde uçuyorlardı. Dikkatle izliyordum, uçağa benzemiyorlardı ama yanlarında birer çıkıntı vardı fakat oralardan ışıklar yayılıyordu. Üç dakika izledikten sonra gidip kameramı aldım ve beş dakikalık bir kayıt yaptım sonra York yönünde kayboldular." Hickinson´un video bandı, 12 Şubat´ta BBC´de yayınlandı. 15 Şubat´ta saat 19:10´da Doncaster´dan Yeovil´e giden bir ailenin A37 no´lu karayolunda arkalarından ve gökten gelen çok parlak bir ışıkla arabaları aydınlandı. Durduklarında UFO sola doğru dönerek, yükseldi ve kayboldu. tanıklar cismin yeşil-kırmızı renklerde olduğunu ve arkasında da kuyruğu benzer bir şeyin olduğunu söylediler. İki olay arasındaki uzaklık 48 km´idi.


Kaynak: John Thompson ve George A. Filer Gazeteler: Yorkshire Evening Post London Daily Telegraph


"RECURRING WEDNESDAY UFO HAS THE ITALIANS TALKING"

Şubat ayı 1998´de sanki UFO´ların gösteri ayı. Bu kez İtalya´da, Lombardia bölgesindeyiz. 11 Şubat 1998´de saat 18:30´da, yeşil-sarı ışıklar saçan ve uzun parlak mavi bir kuyruğu olan top şeklinde bir uçan bir cisim görüldü. Gök cismi Bergamo, Brescia, Asola, Parma ve Mantova kentlerinden görüldükten sonra Lazio üzerinde kayboldu. İtalyan bilim adamlarına göre cisim, alışılmadık bir atmosfer olayı idi. Ama bir hafta sonra 18 Şubat´ta olay yinelendi. Aynı renkleri taşıyan cisim tekrar ortaya çıktı, gün yine Perşembe günüydü ve yüzlerce kişi tarafından gözlendi; gökte bir yay çiziyordu. İtalyanlar cisme, "Perşembe Günü Meteoru" adını taktılar.



Kaynak: Il Messagero, Gazzeta di Parma, Gazzeta di Mantova



"1957´den kalan bir olay açıklandı"


   8  Mart 1957´de şimdiki Kennedy Hava Limanı´ndan saat 11:30´da kalkan DC-6 tipi dört motorlu yolcu uçağı kalkışın ardından güneydoğuya dönerek, Porto Riko, San Juan´a doğru yönlendi. Yolculuk normal geçiyorken, Bermuda üzerine ulaştıklarında Kaptan Matthew Van Winkle telsizden bir fırtına uyarısı alınca rotasını değiştirdi ve daha batıya dönerek Florida üzerine yaklaştı. Saat 15:30 olmuştu ve 257 sefer sayılı uçak şimdi Florida Jacksonville üzerinde 9000 km yükseklikte uçuyordu. Kaptan Winkle anlatıyor; "Aniden uçağın altında, sağ tarafından patlayan bir ışıkla irkildim, sanki gök yarılmıştı şeklini iyice gördüğüm ışıklı bir cismi bir an için gördüm, çok büyük bir ateş topu gibiydi, inanılmaz bir hızı vardı ve kükrer gibi bir ses çıkarıyordu. Önümüzdeydi, oluşturduğu hava akımı uçağımı sarsmaya başlayınca ve de çarpışma korkusuyla yükselmeye başladım." Ani yükseliş sonucunda uçağın işi karmakarışık oldu, yolculara haber verecek zaman yoktu, bagaj kapakları açılmış, eşyalar dökülmüş, insanlar yerlere yuvarlanmıştı, o esnada pilot kabininde bulunmayan yardımcı pilot düşe kalka yerine döndüğünde, Kaptan´ı kontrollarla boğuşurken buldu. Bir hostes ve bir yolcu yaralanmışlar, üç yolcu ise şok geçirmişlerdi. Uçak sağ salim San Juan´a indikten sonra soruşturma yapılırken Kaptan Winkle şok geçirdi; aynı yörede aynı saatte uçan dört uçak daha benzer bir uçan cisim görmüşlerdi; cisim çok parlaktı, önünde beyazımsı fosforik bir ışık, arkasında ise egsoza benzer kırmızı bir ışık vardı. Soruşturmanın sonucunda yapılan resmi açıklamada; cismin bir meteor olduğu belirtildi. Oysa Kaptan Winkle, bugün dahi aynı fikirde değil.