Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teknoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2013 Cuma

Ay'a ayak bastık mı



Tarih: 20 Temmuz 1969

Tüm dünya nefesini tutmuş, ekran başına kilitlenmişti. Beyazcamda o gün, insanlığın en büyük teknolojik zaferlerinden birisi izleniyordu. Neil Armstrong, Edwin "Buzz" Aldrin ve Michael Collins'ten oluşan Apollo 11 ekibi, 16 Temmuz'da başladıkları yolculuklarının sonuna gelmiş ve Ay'a ulaşmışlardı. Saat 10:56'yı gösterirken, Armstrong ve Aldrin, kendilerini Ay'a indirecek modülden inmeye başlamışlardı ve Ay'a ayak basan ilk insan Neil Armstrong'un şu sözü tarihe yazılacaktı: "Bir insan için küçük, ama insanlık için büyük bir adım." Bu adım aynı zamanda ABD'nin, uzay yarışında Sovyetler'e attığı sağlam bir gol olarak da hatırlanacaktı.




Tarih: 15 Şubat 2001

Fox TV, o gece sonradan çok tartışılacak bir program yayınladı; "Komplo Teorisi: Gerçekten Aya İndik mi?" adındaki bu programı, X-Files dizisinin aktörlerinden Mitch Pileggi sunuyordu. Bir saat süren bu yayın, Apollo'nun Ay'a inişinin NASA'nın bir düzmecesi olduğuna inanan insanlarla yapılmış röportajlardan oluşuyordu. Bu kişiler arasında özellikle Bill Kaysing'in iddiaları dikkat çekiciydi ve Kaysing elinde inişin düzmece olduğunu ispatlayacak kanıtlar olduğunu söylüyor ve bu kanıtları kamuoyuna sunuyordu. İddialar, Ay'a iniş filmlerinin Nevada Çölü'nde (tabii ki 51. Bölge'de) çekildiği, çünkü NASA'nın o günkü mevcut teknolojisinin Ay'a gidiş için yeterli olmadığı, fakat Soğuk Savaş baskısı nedeniyle böyle bir düzmece senaryo hazırlandığı yönündeydi.

Aslında Ay'a inişin düzmece olduğu iddialarının dile getirildiği ilk yayın bu değildi elbet.


1994 yılında Andrew Chaikin "A Man on the Moon" adlı kitabında bu iddiaları dile getirmişti. Ardından Uluslararası Dünya'nın Düz Olduğunu Kanıtlama Birliği Başkanı Charles K. Johnson, izlenen tüm bu olayın Hollywood stüdyolarında çekildiğini ve senaryosunun da Arthur C. Clarke tarafından yazıldığını iddia etmişti. Fakat tüm bunlardan da önce 1974'te William Kaysing'in kendi bastırdığı kitabı "We Never Went to the Moon: America's Thirty Billion Dollar Swindle", bu iddiaların ilk kez ortaya atıldığı kaynak olarak gösterilmektedir.



Ay'a inilmediğini söyleyenlerin iddialarını üç ana maddede toplayabiliriz:

- İnsanoğlu aya inmemiştir,

- NASA ve diğer kuruluşlar, fotoğraflar, video görüntüleri, telsiz konuşmaları, taş örnekleri gibi kanıtlarla oynayarak veya onları maniple ederek kamuyu aldatmaktadır,

- NASA ve diğer kuruluşlar, bu komplolarını halen sürdürmektedirler.

İddialar bu maddelerde sıralanırken, aslında iddia sahiplerinin de kendi aralarında sözbirliği ettiğini söylemek mümkün değil. Nitekim ay komplosu iddiaları da dört ana başlıkta toplanmakta:

- Toptan düzmece: Bu görüşe göre iniş programı baştan aşağı düzmeceydi. Teknoloji, henüz bu yolculuk için yetersizdi ve dünya çevresindeki radyasyon kuşağı, böyle bir seyahati imkansız kılıyordu.

- Belirli bir bölüm düzmece / İniş gerçekleşmedi: Bu iddianın sahibi Bart Sibrel'e göre Apollo 11'in, Ay'ın çevresindeki seyahati ve Ay'a inişi düzmeceydi. Apollo 11, yarı yola kadar gitmiş ve geri dönmüştü. 

- İniş gerçekleşti ama… : Dr. Brian O'Leary, NASA'nın inişe dair fotolar ve videolarda bazı oynamalar ve saptırmalar yaptığı, çünkü asıl görev esnasında çekilen resim ve videoların zarar gördüğü veya kaybolduğu hipotezini ileri sürmüştü. Komplo iddiacılarından David Percy, bu iddiayı kesin bir kanıt olarak gösterdi, ama O'Leary, bunun sadece bir hipotez olduğunu tekrarladı.

- İniş gerçekleşti, ama gizlenen şeyler var: William Brian, Ay'a inildiğini fakat astronotların Ay'da anormal şeyler bulduklarını (uzaylılar gibi) ve bu nedenle NASA'nın buluntuları gizlediğini iddia etti. Yine Phillip Lheureux, "Lights on the Moon" isimli kitabında, NASA'nın bulduklarını, diğer uluslardan gizlemek için fotoğraflarda oynama yaptığını iddia etti. 

Bu noktada şu soru akla geliyor: Peki ama neden böyle bir düzmece senaryo hazırlanmış olabilir? İddiacılara göre bunun dört temel nedeni var:

- Dikkat dağıtmak: ABD Hükümeti, halkın dikkatini Vietnam Savaşı'ndan çekmek istiyordu. (Bu iddia olayların kronolojik sırasına uymamaktadır.)

- Soğuk Savaş Prestiji: ABD, Sovyetler'e karşı girişilen uzay yarışında, Sovyetler'in Yuri Gagarin başarısından sonra geriye düşmüşlerdi ve öne geçmeleri gerekiyordu. 

- Para: NASA, bu proje için 30 milyar dolar almıştı ve karşılığında bir proje sunmaları gerekiyordu.

- Risk: Teknoloji henüz Ay'a iniş için yeterli değildi ve kimse risk almak istemiyordu, ama inilmesi gereken bir Ay da vardı.

Peki bu iddialar kamuoyunu nasıl etkilemişti? 1999'da GALLUP yaptırdığı bir araştırma, Amerikan halkının %6'sının Ay'a gidildiği konusunda şüpheleri olduğu sonucunu ortaya çıkartmıştı. 2001 yılında "Komplo Teorisi: Gerçekten Aya İndik mi?" Fox TV'de yayınlandıktan sonra yapılan araştırmada ise şüphecilerin oranı birden %20'ye fırlamıştı. NASA adına çalışan gazeteci James Oberg'in raporuna göre de, nüfusun %10'unun Ay seyahati ile ilgili şüpheleri mevcut.

Peki iddiacılar, iddialarına kanıt olarak neleri öne sürüyorlar. Şimdi onları ve bu iddialara karşı verilmiş yanıtları inceleyelim:

İddia: Bilgiler kayıp!

Uçuşa dair planlar, çizimler, makinelerin taslakları, kayıt kasetleri, Ay üzerinde yürüyüşün yüksek kalitede kaydı, diğer beş uçuşa dair tüm kayıtlar ve Apollo 11 görevini doğrulayacak kilit belgelerin hepsi kayıp!

1) NASA arşivcisi Dr. David Williams ve Apollo 11 uçuş direktörü Gene Kranz, Apollo 11'in telemetri (uçuşa dair verilerin depolandığı sistem) data kasetlerinin kaybolduğunu doğruladılar. Komplo iddiacıları da, bu açıklamayı iddialarına kanıt olarak gösterdiler ve o kasetlerin hiç var olmadığını söylediler.

2) Komplo iddiacılar, Apollo iniş modülü ve diğer ekipmanların çizim taslaklarının kayıp olduğunu ileri sürüyorlar.

3) Bart Sibrel, NASA'da araştırma yaparken inanılmaz bir kaset bulduğunu ve bu kasetin dünyaya verilen kurgulu yayının 10 saniye öncesinde olanları gösterdiğini ve üç astronotunda sürekli tekrarlar yaptığını söylüyor. Bu kasetin sahtekarlığın kanıtı olduğunu ileri sürüyor. 

Bu iddialara yanıtlar:

1) Cosmos Dergisi'ne göre bu kasetler, 1 Kasım 2006'da Avustralya'da Curtin Teknik Üniversitesi'nde bulundular. (Kaynak: http://www.cosmosmagazine.com/node/818)

2) NASA, çizimlerinin kayıp olduğu iddia edilen araçların, Apollo 11 görevinde kullanılmadığını söylüyor.

3) Bu kasette olanlar, astronotların canlı yayın öncesinde yaptıkları yayına hazırlıkları gösteriyor aslında. (Tıpkı bir spikerin canlı yayına çıkmadan yaptığı hazırlıklar gibi.)

İddia: Fotoğraflar ve filmler sahte!

1) Ayda çekilen fotoğrafların görüntü kalitesi "anormal" derecede yüksek.

2) Fotoğraflarda hiç yıldız yok.

3) Resimlerdeki ışığın ve gölgelerin renkleri ve açıları tutarsız.

4) Avustralya'dan Una Ronald takma adlı bir kişi resimlerin birinde bir cola kutusu gördüğünü iddia etti.

5) Bazı fotoğraflarda, -sanki çok yoğun bir ışık kaynağı veya spot varmışçasına- yoğun ışık ihtiva eden bölgeler mevcut.


Bu iddialara yanıtlar:

1) Yanlış. Ayda çekilen düşük kalitede birçok resim var ama NASA aralarından en iyilerini seçip kamuya sundu.

2) Güneş ışığı mevcut olduğu ve kameraların ayarı gündüz çekimine göre ayarlandığı için resimlerde yıldız yok.

3) Bu tutarsızlığın nedenleri: Ay'ın yüzeyinin pürüzlü oluşu, geniş kamera açışının kullanımından oluşan dengesizlik ve Dünya'dan yansıyan ışık.

4) Böyle bir iddia doğrulanmadı. Una Ronald'ın var olduğunu söyleyen sadece tek bir kaynak var.

5) Ay üzerindeki tozlar, ışığı, tıpkı sokak lambalarının veya ıslak çimin yansıttığı gibi yansıtma özelliğine sahip ve resimlerdeki bu yoğun ışık bölgelerini oluşturuyorlar.



İddia: Radyasyon ve ısıya dayanamazlardı!

1)Astronotlar, Van Allen radyasyon kuşağına (Dünya'nın çevresinde yer alan kuşak) ve uzaydaki radyasyona dayanamazlardı.

2) Kameralardaki filmler, radyasyon nedeniyle bozulmuşlardı. (Görüntü sislenmişti.)

3) Ay'ın yüzeyi, gündüz vakti o kadar sıcaktır ki kameradaki filmin eritir.

Bu iddialara yanıtlar:

1) Astronotlar, bu kuşakta 30 dakika kadar kaldılar ve kuşakları bulan Dr. Van Allen bile bu kuşakların söylendiği kadar tehlikeli olmadığını ve radyasyon etkisini minimize edecek teknolojiye sahip olunduğunu söyledi. Keza uzaya giden astronotlarda görülen en temel problem, radyasyondan dolayı gözlerinden katarak oluşumunun ilk evrelerinin görülmesi ki 36 Apollo astronotunun 33'ünde bu oluşuma rastlanmış. Bu da ayrıca Ay'a gidildiğine kanıt olarak gösterilebilir.

2) Filmler, radyoaktif etkiye karşı özel korumalı metal kutularda taşındılar ve söylenildiği gibi bir bozulma gerçekleşmedi.

3) Ay'ın, söylenildiği ısının oluşumuna uygun bir atmosferi yoktur.

İddia: Açıklanamaz mekanik durumlar mevcut!

1) İniş nedeniyle neden krater oluşmadı?

2) Mekiğe dönüş esnasında ay modülünün kalkış roketleri, neden görülebilir bir alev çıkartmadı?

3) Ay'dan getirildiği iddia edilen taşlar, neden Antartika'da bulunan taşlara benziyor?

4) Ay'a dikilen bayrak, Ay'da rüzgar olmamasına rağmen nasıl oluyor da dalgalanıyor?

5) Daha genel teknik bir iddia ise şu: Uzay yarışı esnasında ilkleri hep Ruslar başarmışken, Ay'a nasıl oldu da Amerikalılar gitti.

Bu iddialara yanıtlar:

1) Zaten krater oluşumu beklenmiyordu. İniş motorunun gücü, modül daha çok yukarıda iken iyice düşürülmüştü ve egzozdan krater oluşturacak kadar güçlü bir atım çıkmıyordu.

2) Roketler, özel bir yakıt kullanıyorlardı ve bu yakıtın özelliği, görünebilen bir alev çıkartmamasıydı.

3) Kimyasal analizler, Ay'dan getirilen taşların yapılarının farklı olduğunu ortaya koydu. Yine Apollo'nun Ay'dan getirdiği toprak örnekleri, Rusların elindeki toprak örnekleriyle karşılaştırıldığında, aralarında fark olmadığı görüldü.

4) Evet, Ay'da rüzgar ya da hava yok, ama bayrak dikilirken bir hareket var ve bu hareket nedeniyle de bayrakta o dalgalanma gerçekleşiyor. Zaten bayrağın hareket nedeniyle dalgalanmasının 30 dakika kadar sürdüğü ve sonrasında öylece hareketsiz kaldığını gösteren bir video da mevcut.

5) Ruslar, ilkleri başardılar, ama Amerikalılar ile aralarında teknolojik açıdan büyük bir fark yoktu. Rusların gerçekleştirdiği her ilki, Amerikalılar birkaç hafta veya ay sonra tekrarlıyorlardı. Ay'a yolculuk, ABD'nin, sürekli dibinden takip ettiği Rusları virajda yakalayıp önüne geçişinin göstergesiydi.














31 Mart 2013 Pazar

Tarihin en büyük internet saldırısı yavaşlattı





'Tarihin en büyük saldırısı' interneti yavaşlattı
Uzmanların, tarihin en büyük siber saldırısı olarak nitelediği saldırı sonucunda dünya çapında internetin yavaşladığı bildiriliyor. Bir haftadır yaşanan bu yavaşlama 10 ülkenin polisi tarafından soruşturuluyor.



İstenmeyen e-postalarla mücadele için çalışan bir grup ile sunucular arasındaki çekişme, merkezi alt yapının zarar görmesine yol açtı.



Uzmanlar, Netflix gibi sıklıkla kullanılan hizmetler üzerinde ciddi etkisi olan durumun, bankacılık ve eposta hizmetlerine sıçramasından endişe ediyor.



10 ülkenin ulusal siber polis ekipleri saldırılarla ilgili soruşturma yürütüyor.



İstenmeyen epostalarla mücadele amacıyla Londra ve Cenevre merkezli olarak faaliyet yürüten Spamhaus adlı grup, bu amaçla tehlikeli saldırılar için kullanılan sunucuları ve veri tabanlarını yasaklılar listesine alıyor.



Grup son dönemlerde, çocuk pornografisi ve terörizmle bağlantılı içerik dışında her şeye ev sahipliği yapacağını açıklayan Cyberbunker adlı bir sunucuyu da yasaklılar listesine eklemişti.



'Anonymous ve RedHack buzdağının görünen ucu'

Cyberbunker'ın sözcüsü olduğunu iddia eden Sven Olaf Kamphuis, mesajında, Spamhaus'un pozisyonunu istismar ettiğini ve bu grubun internette neyin yayılıp neyin yayılmayacağına karar vermesinin doğru olmadığını belirtti.


Spamhaus, saldırının arkasında Doğu Avrupa'daki suç örgütleriyle birlikte Cyberbunker'ın da bulunduğunu belirtiyor.



Cyberbunker, BBC'nin konuyla ilgili sorularına henüz bir yanıt vermedi.



ntvmsbc

2 Ağustos 2012 Perşembe

Vatan Hiperstore 3 Ağustosta Eskişehir'de açılıyor!

                                      VATAN HİPERSTORE ESKİŞEHİR


     


    
     Yenilikten vazgeçmeyen ve de ödüle doymayan Vatan, mağazalarına bir yenisini daha ekliyor. Önce çalışanının gönlünü alan ve bu anlamda da bir sürü ödüle layık görülen Vatan Bilgisayar, eğitimli, bilinçli personeli  ve de müşteri memnuniyeti politikasıyla şimdi de Eskişehir'de yaşayanları teknolojiyle buluşturuyor. Açılışa özel %25 indirimiyle "TÜRKİYE'DE TEKNOLOJİ ARTIK LÜKS DEĞİL" çağrısıyla 3 Ağustos 2012'de Eskişehir'de açılıyor.









Yazan: Nilüfer ALKAN

4 Mart 2012 Pazar

Zihin okumayı başardılar





Bilim adamları geliştirdikleri yeni teknoloji sayesinde, konuşma yetisini kaybedenlerin beyinlerindeki iletişim faaliyetlerini sözcüklere dönüştürmeye hazırlanıyor.


  Bireylerin zihnini okumak artık yalnızca bilim kurgu filmlerinin parçası değil.  konuşma yetisi 'nın Californiya-Berkeley Üniversitesi’nden araştırmacılar, konuşma yetisini kaybetmiş hastaların düşüncelerini sözcüklere dönüştürmeyi başardı.
Teknoloji, beynin duyulan sözcükleri beyin dalgasına dönüştürmesi prensibine dayanıyor. 15 epilepsi hastası üzerinde yapılan deneyde katılımcılara belli sözcükler dinletildi.
Hastaların kafatasına yerleştirilen elektrotlar yardımıyla bu sözcüklerin beyin dalgasına dönüşümü gözlendi. Bilim adamlarının geliştirdiği bilgisayar programı, bu beyin dalgalarını yeniden sözcüklere dönüştürmeyi başardı.


http://www.ntvmsnbc.com

22 Kasım 2011 Salı

10 yılda hayatımızı değiştirecek 5 teknoloji!

Teknoloji

   "2012 yılına geldiğimizde her şey çok farklı olacak! İşte bunu sağlayacak 5 müthiş teknoloji..."


  Teknoloji geçtiğimiz son birkaç on yılda hayal edemeyeceğimiz kadar evrimleşti ve hayatımızı farklı bir hale getirdi. 

Günümüzün en popüler tüketici elektroniklerinden biri olan mobil cihazlar, hayatımızın her yerine girdi ve inanılmaz bir hızla gelişiyorlar. Peki kendimizi bildiğimiz bileli hayalini kurduğumuz veya bize vadedilen "beyinle kontrol" gibi teknolojiler ne zaman gelecekler? Galerimizde önümüzdeki 10 senede hayatımızı değiştirme ihtimali çok yüksek olan 5 teknolojiyi bir araya getirdik.




Beyinle kontrol edilen bilgisayarlar   

   ABD'li bilgisayar uzmanı Ray Kurzwell'e göre yakın gelecekteki bilgisayarlar o kadar gelişmiş olacak ki, insanların zekasına rakip olacaklar. Kurzwell ve bazı diğer bilgisayar mühendisleri, gelecekte insan aklı ile kontrol edilebilen bilgisayarlardan bahsediyorlar. 

Dean Pomerleau adındaki bir Intel araştırmacısı, yakın zamanda bu olasılıkları desteklemiş ve "Web'de düşünce gücüyle dolaşabildiğinizi düşünün" demişti.



                                Lüks hava yolculuğu

          


                                                 Lüks hava yolculuğu 

     Işınlanma ve zaman yolculuğu şimdilik bir hayal olsa da, hava yolculuğunun geleceğinde önemli yenilikler meydana gelecek. 

Yeni Airbus konseptlerinde hologramlarla donatılmış, tavanı açılabilen, duvarlarının arkası görünebilen uçaklar sergileniyor.


                           Hologram oyunlar



                                                   Hologram oyunlar 

  Oturma odanızda hologram projeksiyonu ile oynayabileceğiniz oyunlar, geçtiğimiz ay Tokyo'nun en çok konuşulan tahminlerinden biriydi. Şirketler,hareket algılama teknolojisinin ötesinde oyuncuların etkileşim kurabileceği sanal nesneler üzerinde çalışıyorlar.
     Sony, bu senenin başlarında ekranın dışında 3 boyutlu görüntüler oluşturmayı başarmıştı. 


                                    Hareketle çalışan cep telefonları



                                      Hareketle çalışan cep telefonları 

   Dokunmatik telefonların etkileyici olduğunu mu düşünüyorsunuz? Gelecekteki cepler dokunuşlar yerine sadece el hareketleri ile çalışabilirler. Bu tür prototip cepler günümüzde mevcutlar.

Bunun yanında origami cep telefonları, katlanabilir telefonlar ve saat şeklini alan telefonlar da var. 
     
              
                                       Kartsız kredi kartları


                                                     Kartsız kredi kartları 

  MasterCard Labs, bu ayın başlarında yeni mobil kredi kartı prototiplerini ortaya çıkardı. Bu prototipler arasındaki çeşitli kartsız ödeme sistemleri, istediğiniz bir ürünü direkt olarak televizyondan satın alabilmenize bile izin veriyor. 

Google da Google Wallet adındaki yeni teknolojisi ile cep telefonlarıyla alışveriş yapmayı mümkün hale getirmeyi planlıyor. Bu yenilikler, zamanla kredi kartlarını tamamen ortadan kaldırabilir.


http://www.chip.com.tr/

18 Kasım 2011 Cuma

Türklerden bir ilk daha!


Türklerden 65 inç'lik tablet



"Türkiye'nin teknoloji alanında pek bir şey geliştirmediğini düşünenlere tokat gibi bir cevap geldi!"


  Ardic adındaki bir Türk teknoloji şirketinin meydana getirdiği,65 inç'lik dev bir ekrana sahip Honeycomb "tablet", internette ortaya çıktı.

YouTube'da videosu yayınlanan ve Engadget gibi bazı teknoloji sitelerinde yer verilen prototip, gücünü 10 inç'lik bir Honeycomb tabletten alıyor. Tabletin bağlı olduğu 65 inç'lik LCD ise 1080p çözünürlüğü destekliyor, çimdikleyerek yakınlaşma gibi işlevler sunuyor. Ekran şu an sadece iki parmağı algılasa da çoklu dokunmatik desteğinin yolda olduğu söyleniyor.

Türk geliştiricilerin Android'i 1080p çıktı verecek şekilde başarıyla özelleştirdikleri göze çarpıyor. Şirket, bu ürününde oldukça ciddi ve onun eğitim ve kurumsal alanlara verimliliği artıracağını, iyi bir alternatif olacağını düşünüyor. Şirketin planları arasında, bir cep telefonuyla çalışan dev bir ekran da var. Youtube Videosunu da yayınlıyoruz.






http://www.haberler.com


16 Kasım 2011 Çarşamba

Ölü Deniz Lut'tan "Hayat" Çıktı!

Ölü Deniz Lut






"Aşırı tuzlu olduğu için yaşam barındırmadığı düşünülen ve bu yüzden "ölü deniz" olarak da adlandırılan Lut Gölü'nde hayat bulundu. Araştırmacılar, gölün tabanında yeni yaşam biçimleri ve derin su kaynaklarından oluşan bir sistem bulunduğunu ortaya çıkardı..."

  Alman ve İsrailli araştırmacılardan oluşan bir grup Lut Gölü'nün kenarına kamp kurdu. 10 kişilik ekip her gün dalış yaparak gölden örnekler topladı ve bu örnekleri kurdukları laboratuvarda inceledi. 

Modern teknolojiden yararlanan araştırmacılar, örneklerde daha önce görülmemiş mikro-organizmalar bulunduğunu gördü.

Ekip, hiçbir deniz canlısının yaşayamadığı bilinen tuzlu suda bu mikro organizmaların nasıl geliştiğini merak ediyor.

Bir Araştırmacı, "Burada az sayıda bakteri olduğu biliniyordu. Ama şimdi bu elverişsiz koşullarda yaşayabilen bir canlı çeşitliliği olduğunu görüyoruz. Bir haftalık dalıştan sonra bizde yanık ve çürükler oluşurken bu organizmalar burada yaşıyor" dedi.

Araştırmalar sonucu gölde, yüzlerce metre uzanan ve 100 metre derinliğinde karmaşık su kaynakları sistemleri de ortaya çıkarıldı.

Yüzeyi deniz seviyesinin yaklaşık 400 metre altında olan Lut Gölü'nün ortalama derinliği 300 metre iken tuzluluk seviyesi de yüzde 30 civarında.





12 Kasım 2011 Cumartesi

Piller sadece birkaç dakikada şarj olabilir!

Pil


"Saatler süren şarj sürelerine son! Çok yakında

"anında" şarj olan pillerle tanışabiliriz..."



Nanoteknolojideki son gelişmeler,pillerin şarj olma süresini birkaç dakikaya düşürebilir. 

ABD Enerji Bakanlığı'nın Argonne Ulusal Laboratuvarı'ndaki birtakım tarafından geliştirilen yeni teknoloji, pilin yarı kapasitesine 30 saniyede ulaşmasını sağlıyor.Titanyum dioksit nanotüplerin kullanılması ise pilin kapasitesinin zamanla artmasına neden oluyor.

Grup, titanyum dioksit nantüplerin "pil devrettikçe farklı evrelere geçebildiğini" fark etmiş. Bunun anlamı, yapıların enerji akışını güçlendirecek şekilde hizalamaları. 

Argonne kimyageri Jeff Chamberlain, bu davranışın bir madde için hiç alışılmadık bir şey olduğunu söylüyor ve şunları ekliyor: "Bilimsel açıdan çok ilginç olan nano düzeyde evre geçişleri görüyoruz. Bu ise, bu maddeleri daha derin bir düzeyde anladığımızda elektrikli enerji depolama sistemlerinde kullanılan maddelerin sırlarını açığa çıkaracağımız anlamına geliyor."

Argonne'da titanyum dioksit nanotüpler ve lityum iyon pillerle yapılan testlerde nantüplerin sadece pilin şarj olma süresini geliştirmediği, pillerin güvenilirliğini ve sağlamlığını da artırdığı gözlenmiş.



"Kaynak:  http://www.chip.com.tr/ "


28 Ekim 2011 Cuma

Microsoft'tan bir inanılmaz; "geleceğin videosu"!

Microsoft


"Microsoft, gelecekte dokunmatiğin ve fazlasının her tarafı sardığı videosunu ortaya çıkardı! İzleyin."

Microsoft'un meydana getirdiği yeni bir video, gelecekte teknolojinin hayatımızda nasıl bir hale geleceği konusunda fikir veriyor. "Productivity Future Vision 2011" adlı videoda geleceğin heyecan verici bir yer olacağını görebiliyoruz.

Ortaya çıkardığı yeni ve farklı konseptlerle bilinen Microsoft Office Labs tarafından meydana getirilen videoda dokunmatikbilişimin heyecan verici geleceği gözler önüne seriliyor. Videoda şeffaf ceplerden esnek tabletlere, birbiriyle iletişim ve etkileşim kurabilen cihazlardan etkileşimli noktalara birçok gelecek öğesini bir arada görebiliyoruz. Teknolojinin işimizi çok daha kolay bir hale nasıl getirebileceğini video sayesinde hayal etmemiz mümkün.

İşte Microsoft'un meydana getirdiği gelecekte karşılaşacağımız teknolojileri gözler önüne seren video. İzleyin!